İlk hava şehitlerimiz Şam'da yatıyor
Mustafa Armağan
Salı günü Azerbaycan'dan havalanan askeri kargo uçağımız Gürcistan'da kaza yaptı ve 20 askerimiz hayatını kaybetti. Şehit düşen askerlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum.
İstanbul Fatih'te eski kaymakamlık ve belediye binasının karşısında bulunan top mermisi şeklindeki mermer sütun bize neler fısıldar
Dünyada ilk uçak 1903'ün Aralık ayında havalanmıştır. Amerikalı Wright kardeşlerin açtığı yeni çığıra Osmanlı da ilgisiz kalmayacaktır.
1909'un bir Aralık günü Baron de Catters adlı Belçikalı bir asilzade Taksim meydanından havalanmışsa da uçağı düşmüş ve Pangaltı'da bir evin damına çakılı vaziyette bulunmuştur.
Havacı subaylarımız Almanya, İngiltere ve Fransa'ya eğitime gönderilirken halktan İâne-i Milliye adı altında para toplanıp iki adet uçak satın alınır. Birisi doğrudan yardım kampanyasının adını almıştır (Muavenet-i Milliye), öbürüne ise bağışçı Prens Celaleddin'in adı konulmuştur. Nihayet bugün adı Sefaköy'e dönüşen Sofraköy'de (Millet Bahçesi olarak yeniden düzenlenen eski Yeşilköy/Atatürk Hava Limanı'nın bulunduğu mahalde) ilk uçak tesisleri yükselmeye başlar.
Eylül 1913'e geldiğimizde Fransız Hava Kulübü'nden üç uçağın Osmanlı semalarında kıran kırana yarışına sahne olur İstanbul. 1913 yılında Kahire'ye ulaşan ve İslam âlemine moral pompalamaya yönelik bir teknolojik şova dönüşen bu uçuşlar Osmanlı'nın Balkan harbinden yaralı çıkan gururunu tamire yarar.
Karar verilir: Müslümanların yarışta geri kalmadıkları cümle âleme ispat edilmelidir. Osmanlı göklere tırmanabildiğini göstermek azim ve kararlılığındadır.
Enver Paşa'nın isteği üzerine 8 Şubat 1914'de Yeşilköy'den havalanan Muavenet-i Milliye'nin pilotu Mehmed Fethi, yardımcısı da Sadık Beydir. Arkalarından Nuri Bey'in kullandığı, gözcülüğünü İsmail Hakkı Bey'in yaptığı Prens Celaleddin havalanır.
Fethi Bey uçağıyla Torosları aşmayı başarmış, önce Adana'ya inmiştir, sonra Halep'e. İki hafta boyunca Şam ve Beyrut'ta gösteri uçuşlarına katılan Fethi ve Sadık Beyler 27 Şubat günü Şam'dan Kudüs'e gitmek üzere havalanır.
Kudüs'te toplanmış olan 80 bin kişi Osmanlı kuşunu beklemektedir. Ancak nafile. Zira Muavenet-i Milliye 80 km kadar uçtuktan sonra Taberiye Gölü civarındaki Cehennem Vadisi üzerinden geçerken kuvvetli bir hava akımına kapılmış ve mürettebatı kayalara çarparak şehit olmuştur. Cenazeler 10 bin kişinin katıldığı bir kalabalıkla Şam'da Emeviye Camii'nin avlusundaki Selahaddin Eyyubî'nin ayak ucuna defnedilir ki halen oradadır.
Osmanlı peşini bırakmaz işin. Kahire'ye uçma emri bu defa arkadan gelen uçağa, yani Prens Celaleddin'e verilir. Üsteğmen Nuri ve İsmail Hakkı Beyler 11 Mart günü Yafa'dan havalandıklarında binlerce kişi arkalarından duaya durmuştu. Ne var ki, onlar da aynı akıbetten kurtulamayacaktı. Bu defa uçak daha havalanamadan denize gömülmüş, Nuri Bey şehit olmuş, yoldaşı İsmail Hakkı Bey güç halle kurtarılmıştır.
Yine kalabalık bir cenaze alayı Nuri Bey'i de Selahaddin-i Eyyubî'nin ve havacı arkadaşlarının yanında toprağa verecek, böylece havacılık tarihimizin ilk şehidleri Şam-ı Şerif'in mübarek toprağına emanet edilecektir.

17