CHP'nin yıpratma taktiğini İnönü böyle uygulamıştı

CHP'nin yıpratma taktiğini İnönü böyle uygulamıştı

MUSTAFA ARMAĞAN

Ne kadar köklü değişimler geçirmiş olursa olsun Türkiye'de kurumsal manada en uzun köklere sahip parti, Cumhuriyet Halk Partisi'dir.

Partinin adı ilk kurulduğunda Halk Fırkası idi ve amblemi Arap alfabesindeki Ha ve Fe harfleriyle gösteriliyordu. Ne zaman ki genel başkanlığını Kâzım Karabekir Paşa'nın üstlendiği Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (TCF) kuruldu, o zaman uyanan uyanık Halk Fırkası da isminin başına Cim harfini alarak yani CHF oldu.

Peki adı ne zaman CHP yapıldı Cevabı Vikipedia versin:

"29 Mayıs 1935 tarihinde toplanan 4. Kurultay'da partinin adı, Dil Devrimi doğrultusunda Cumhuriyet Halk Partisi olarak değiştirildi."

Bakın HF'den CHF'ye, oradan CHP'ye İsmi bile en az iki kere değişmiş bu partinin ki kuruluşunu da Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetine ve Sivas Kongresine bağladığına bakılırsa dört ismi var diyebiliriz. Maskeli balo yaşamışız adeta.

Gördünüz dostlar, ismi bile değişti, cismi haydi haydi değişti. Ama iflah olmaz bir tarafı olduğu kuşkusuz:

Bu ülkeyi "kılıç hakkı" olarak kendisine tapulanmış sayar ve iktidarda olmayı tabii hakkı addeder. Ya iktidarda olmalıdır veya iktidar koltuğunda oturanlar onun oyuncağı olmayı kabul etmelidir. Aksi halde

Aksi halde darbe dahil her şirretliği deneyerek rakibini çökertmeyi bir hak, hatta anlı şanlı bir vazife olarak görür. Bunun aksi düşünülemez.

İşte Saraçhane ve muhtelif illerde yapılanları görüp de şaşıran tatlısu muhafazakârlarına 30 yıldır fakirin anlatmaya çalıştığı ama benden önce de Eşref Edip'ten Osman Yüksel Serdengeçti'ye, Necip Fazıl'dan Ahmet Kabaklı'ya kadar nice merhumun dilleri kuruyana kadar anlatmaya soyunduğu saf gerçek buydu.

Ya CHP iktidarda olacak veya CHP'nin tasvibinden geçecekler. Bu uğurda gerekirse katili de (Muğlalı olayını hatırlayın), uğursuzu da ("Allah'ı insanlar yarattı" deme cüretinde bulunan Yargıtay Başkanı İmran Öktem'in ismini hafızanızın bir köşesinde muhafaza edin), hırsızı da (Silivri'de şimdi) canla başla müdafaa ve muhafaza etmeye, meşru veya gayri meşru olanca kozunu sebil etmeye hâzır ve nâzırdır.

Yalan mı söylenmesi gerekir! Hay hay! Şereftir deyip yola koyulur. İftira mı! Elbette. Günahlarını inkâr mı icap eder! Hiç tereddütsüz!

CHP budur dostlar. CHP budur.

İşte size 1954 yılında TBMM çatısı altında Menderes ile İnönü arasındaki polemikten bir sahne ve bir sosyal bilimcinin keskin ve ucu bugüne değen teşhisi.

1954 yılında muhtar seçimleri yapılır ve 40 bin muhtarlığın 33 bini Demokrat Parti'den seçilir. CHP yalnızca 7 bin muhtarlık kazanabilmiştir. DP'nin bu zaferi CHP'yi tahrik etmiş ve sataşmalar artmıştır. Adalet Bakanı Osman Şevki Çiçekdağ 1946 seçimlerindeki usulsüzlükleri hatırlatmış, buna karşılık İnönü iddiaları iftira olarak nitelendirmiş ve seçimlerin meşru olduğunu savunmuştur. Bunun üzerine Başbakan Menderes kürsüye gelerek şöyle konuşmuştu:

"İsmet İnönü kâh melekâne, kâh peygamberane bir üslûpla, kâh profesyonel bir caninin soğukkanlılığı ile konuşuyor