Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın açıklamalarını hatırlatarak söze girmek isterim.
Bakanlık, havayolu şirketleriyle yaptığı toplantıda bir karar alarak uçaklarda yolculara en az 200 mililitre suyun ücretsiz verileceğini açıkladı. Bakan, bu uygulamada uçuş süresinin dikkate alınmayacağını ve uçaklarda ücretsiz su ikramının yolcu memnuniyetini ve havayolu şirketlerinin de saygınlığını arttıracağını özellikle vurguluyordu.
BUNA NEDEN GEREK DUYULDU ACABA
Bakanlık, bu açıklamadan önce de demiryollarında 10 yılda toplam 9.3 milyon yolcunun ücretsiz seyahat ettiğini, 2024'te ise 1.8 milyon engelli yolcunun şehirlerarası otobüslerde indirimden yararlandığını önemli bir icraat olarak kamuoyuna duyurdu.
Demiryolları devlet tekelinde olmasına rağmen 10 yıl gibi uzun bir sürede 9.3 milyon ücretsiz yolcu fazla sayılmaz. Şehirlerarası otobüs taşımacılığı özel sektörde olduğu için, ücretsiz taşıma söz konusu olmayıp sembolik sayılan bazı indirimler yapıldığı da ortadadır.
300 milyonu bulan karayoluyla yolcu taşımacılığında 1.8 milyon engelli yolcunun indirimli taşınması devede kulak misali büyük bir rakam değil.
Engellileri ücretsiz taşıyabilseydiler otobüsçülerin bu icraatını alkışlardık.
Hız ve konfor açısında herkesin çok istediği, ancak ulaşmakta güçlük çektiği medeniyet ve kalkınma ölçüsü olan havayolu sektöründe ücretsiz seyahat eden yolcu var mı, varsa kim veya kimlerdir ve sayısı ne kadardır bu konuda da bir açıklama bekledik. Havayolunda engelli yolculara nasıl ve ne kadar bir indirim yapılmakta ve bu sayı şirketlere göre ne kadardır. Bunu vatandaşın da bilmesi gerekmez mi
Bu konunun önünde bir engel mi var
Şimdi gelelim ücretsiz su konusuna.
Uçaklarda suyu ücretsiz verme gereği nereden kaynaklandı meraka değer.
Bana göre bazı havalimanlarında su fiyatlarının fahiş artışı basında haber oluyor, sosyal medyada astronomik fiyat etiketleri her gün paylaşılıyordu.
Bu durumun önüne nasıl geçeriz diye düşünen ve havalimanlarından milyon dolarlar kazanan Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) bu fiyat artışlarının önüne geçmek yerine, bazı bekleme salonlarına sebil adı verilen su tankı kurdurarak hayır duası almak istedi. Milyonlarca yolcu en doğal hakkı olan suyu makul fiyatlarla içemiyor ve sebil kuyruğuna girmek zorunda kalıyorsa bu konunun bir çözümü olmalıydı. Sonunda oldu da.
Çözüm için ücretsiz su adımı atıldı. Bu konu kimin fikridir, öneri kimden geldi bilmiyorum ama, bu uygulamanın hiç sorunsuz sürmesinden yanayım. Bu işe ön ayak olan bakanlığa ve sayın Bakan Uraloğlu'na teşekkürler.
Vatandaş, birden fazla su istediğinde nasıl karşılanacağını bilmeyeceği için belki de o an susuzluğunu bastıracak.
Umarım bu gibi durumlar yaşanmaz. Çünkü, uçaklarda da suya erişim bir insan hakkıdır ve de vazgeçilmezdir.
Kamu adına görev yapan THY'nin bu konuda hakkını teslim etmek gerek ki, yıllardan beri su ve yiyecek ikramı konusunda cömert davranış sergiliyor.
İmkanlar dahilinde her isteyene birden fazla su verildiğini hepimiz biliyoruz.
Özel sektör 'Bir bardak suda fırtına' koparmadan ücretsiz su ikramını ne kadar sürdürür doğrusu bilinmez. Bu uygulamayı bir gün sessizce kaldırma yoluna giderlerse de hiç doğru olmaz.
Son söz olarak, tüm bu işlerin sebebi havalimanlarının özelleştirilmesidir demek hiç de yanlış olmaz. Büyüyüp fiyat arttıran, fiyat arttırdıkça büyüyen havalimanları önce DHMİ'yi, sonra da işletmeci şirketleri zengin etmektedir.
Havalimanı işletmecileri döviz bazında yüksek kiraların yanı sıra, cirodan da bir pay alarak önlenemez yükselişler göstermekte. Onların bu taleplerine cevap vermek isteyen işyeri kiracıları da bu farkı yolculardan çıkarıyor, bu durumda olan vatandaşa oluyordu. Bu uygulama hiç değilse uçakta su için para ödenmesini ortadan kaldırdı. DHMİ'nin işlettiği havalimanlarındaki fiyatların özelleştirilmiş meydanlara göre daha ucuz oluşunun tek nedeni buralarda kiraların düşük olmasıdır.
Bir iki saatlik uçak yolculuğu için her seyahatte bekleme salonlarında iki üç bazen daha fazla beklemek zorunda kalan yolcular hem suyu ucuz satın alabilmeli, hem de uçaklar gecikince hakları olan ikramdan yararlanmalı.
Yolcu hakları asla ihlal edilmemeli.
Mutlu yarınlar Türkiye'm.
[email protected]
————————————————————
Havayolu sektörünün en zayıf noktası
Bagaj kaybetmede rekortmen şirketler
Havayolu taşımacılığı yolcuya zaman kazandırırken, beraberinde birtakım sorunları da getiriyor. Karayoluna göre her zaman pahalı olan havayolunun sorunsuz olması için başta otoriteler olmak üzere havalimanı ve havayolu şirketleri ellerinden geleni yapsa da kronik bir sorun olarak öne çıkan bagaj kayıplarının önüne bir türlü geçilemiyor. Yolcuları maddi ve manevi olarak sıkıntıya sokan bu kayıplar dünya çapında sorun olmaya devam ediyor. Gün geçmiyor ki, bagaj kaybı konusu medyaya konu olmasın.
Yolcular, doğal olarak bagajını kime teslim ettiyse, kayıptan da onları yani havayolu şirketlerini sorumlu tutuyor.
Havayolu şirketleri de kayıp bagajları bulmaları için havalimanlarında görev yapan yer işletme şirketlerine gidiyor.
Yer işletme kuruluşları da bagajların bulunması için gayret gösterse de yine de yüzlerce bagaj asla geri gelmiyor.
Türkiye'de Çelebi, Havaş ve TGS gibi üç büyük yer hizmetleri firması var. Havayolu şirketleri bagaj taşımacılığı ve diğer hizmetler için havalimanları bazında bu şirketlerle anlaşmalar yapmakta ve kayıplardan doğabilecek zararların da bir kısmını karşılamakta. Bagajınızda çok değerli eşyalar olsa bile bunun birebir karşılanması ne yazık ki mümkün değil. O nedenle bagajlarda, para, mücevher ve saat gibi değerli eşya taşımamalısınız.