Gazze Soykırımı Görünmez mi Oldu

Yaklaşık altı aydır Filistin topraklarında masum Filistinli insanlara yönelik tarihin ender görebileceği bir vahşetle ve bütün dünyanın gözü önünde korkunç bir soykırım uygulanmaktadır. Zalim Siyonistler ve Batılı destekçileri, masum çocuklar, kadınlar ve hastalar dahil herkesin hedef alındığı saldırıları hem devlet hem de yerleşimci terörü üzerinden gerçekleştirmekte ve desteklemektedirler.

Dünya çapında milyonlarca insan, yaşanan soykırıma ve Gazze'deki vahşete ısrarlı tepkiler vermektedirler. Genel olarak bakıldığında Batı'da ve Batı-dışı dünyada insanların ve hükümetlerin verdiği tepkiler büyük farklılıklar ve zıtlıklar göstermektedir.

Batılı hükümetlerin büyük çoğunluğu Siyonist İsrail'e destek verirken Batılı halkların ikiye bölündüğü görülmektedir. Batıda İspanya ve İrlanda gibi İsrail'in savaş suçları işlediğini iddia ederek tepki koyan hükümetler azınlıktadır. Batılı hükümetlerin çoğunluğu ise medya ve iş dünyasındaki etkili çevreleri ile birlikte soykırımın sürdürülmesinin en büyük destekçileri arasında yer alıyor. Hatta bazı çevreler Batılıların Siyonist İsrail'e verdiği desteği az bile görebiliyor.

Batı-dışı dünyadaki Rusya ve Çin gibi etkili devletler yaşananlara güçlü cevaplar üretmekten imtina etmektedirler. Milli menfaatlerinin zedelenmesine yol açacak bir tavır almak istemiyorlar. Afrika ve Latin Amerika gibi kıtalardaki pek çok devlet ise etkili tavırlar takınmakta, fakat güçleri durumu değiştirmeye yetmemektedir. Ancak yine de orta ve uzun vadede Siyonist İsrail ve Batılı destekçilerine maliyet çıkaracak siyasetlerini sürdürme gayretindedirler.

Gazze'de ve Filistin gibi diğer Müslüman beldelerde bütün bu zulümler yaşanırken dünyanın geri kalan coğrafyalarında ise iki milyara yakın Müslümanın büyük bir kısmı burukluk içerisinde mübarek Ramazan ayını yaşamaktadır. Müslüman halkların önemli bir kısmı kendi hükümetlerinin izlediği politikaya karşı çıkarak İsrail'e lanet okumak ve Filistinlilere dua etmektedir. Ancak Müslüman halkların önemli bir kesimi de yaşananları maalesef görmezden gelmektedir. Özellikle Körfez devletleri başta olmak üzere Arap ülkelerindeki Müslüman halkların görece kayıtsızlığı dikkat çekmektedir. Daha önce "düşük düzeyli" İsrail zulümlerine gösterdikleri tepkinin çok daha azını İsrail'in altı aydır gerçekleştirdiği soykırıma karşı göstermekten imtina etmektedirler.

Bu tepkisizliğin sebeplerinden biri Arap hükümetlerinin Filistin halkına ve özellikle İslami düşüncelerle ve ilklerle kurulmuş Hamas'a karşı bir duruş sergilemeleridir. İsrail ile tam olarak normalleşecekken Hamas, 7 Ekim'de gerçekleştirdiği el-Aksa Tufanı operasyonuyla bu süreci akamete uğratmıştı. Bunun karşılığında Hamas'ın ve Filistin halkının bir bedel ödemesi gerektiğini düşünüyorlar.

Ancak Arap halkları dahil, dünya çapındaki Müslümanların İsrail'in Gazze soykırımına beklenenin çok altında bir tepki vermesi tuhaftır. Maalesef izzet ehli Gazze halkının maruz kaldığı bütün zulümleri hak edilmiş veya normalmiş gibi karşılayan ve dolayısıyla İsrail devletini ve destekçilerini yaşananlardan sorumlu tutmayan bir Müslüman kesim mevcuttur.

Müslümanların bu kayıtsızlığı, medya üzerinden palazlandırılan yalanlarla Gazze halkının yaşadığı zulme sessiz kalmakla sonuçlanan bir tavra neden olmaktadır. İnsanların önemli bir kısmının her gün medyada az da olsa izledikleri vahşet görüntülerini normal bir şeymiş gibi algılamaya veya görmezden gelmeye (dolayısıyla kayıtsız kalmaya) başladığı görülmektedir. Öyle ki artık okuyucular veya izleyiciler Gazze dışında bir haber okumayı tercih etmektedirler.

Söz konusu kayıtsızlığın temel nedenlerinden biri de Siyonist ve Batılı söylemi olduğu gibi doğru kabul eden ve asla sorgulamayan Müslüman ülkelerdeki seçkin kesimlerin takındığı yanlış tavırdır. Self-oryantalist ve self-emperyalist olarak isimlendirilebilecek etkili azınlıklar Müslüman ülkelerin kamuoyunu büyük ölçüde yanlış yönlendirmektedir. Gazze'de Filistinlilere ve Hamas'a karşı yürütülen soykırımı İslam karşıtlığı ve düşmanlığı üzerinden okuyan bu kesim, yaşananları normal karşılamakta, hatta bazıları bu süreci desteklemektedir. Bu kesim küresel emperyalist sınıfın yerel temsilcileridir. Bakışları ve tutumları da bu konumlamaya göre şekillenmektedir.

Unutmayalım ki Gazze'de yaşananlar aslında emperyalist Batı'nın bütün dünya halklarına reva gördüğü muameledir. Amerika kıtasındaki yerlilere, Okyanusya'daki Tazmanyalılara, Afrika'daki Tutsilere ve Namibyalılara, Kuzey Afrika'daki Cezayirli Müslüman Araplara veya Avrupa'daki Boşnaklara karşı yürütülen soykırım suçlarının son bir halkası bugün itibariyle Müslüman Filistinlilere karşı yürütülmektedir. Dolayısıyla değişen bir şey yok! Dün nasıl bir pervasızlık ve hayasızlıkla masum insanların hayatı hedef alındıysa, bugün de aynı pervasızlık ve hayasızlıkla Gazzelilerin hayatları hedef alınmaktadır.

Burada normal olmayan şey, Müslüman halkların ve Müslüman olmayan mazlum ve mağdur halkların gösterdiği tepkisizliktir. Nelson Mandela'nın ifade ettiği gibi, "Filistinliler özgür olmadıkça, Afrikalı halklar da tam olarak özgürlüklerine kavuşamayacaktır". Bunun şuurunda olarak Gazze'de yaşananları değerlendirmek gerekir.

Küresel emperyalizmin efendileri olan Siyonistlerin büyük bir yara alması, yerli temsilcilerinin çokça canını yakmış gibi görünmektedir. Ortadoğu'da ve özellikle Arap dünyasında İslami direnişi temsil eden son hareket olan Hamas'ın ortadan kaldırılması hem bölge devletlerinin hem de küresel güçlerin ortak hedefi haline gelmiştir. Ne DAİŞ gibi nevzuhur ve köksüz bir terör örgütüdür, ne de Hizbullah gibi İran'ın bir vekil aktörüdür. Hamas, Filistin halkının içinden çıkmış yerli ve milli bir direniş örgütü olarak İsrail işgaline karşı bir kurtuluş mücadelesi vermektedir. Diğer bir ifadeyle Hamas, hem İslami hem de anti-emperyalist bir harekettir. Bundan dolayı sadece Filistinli veya Müslüman direniş liderlerinin değil aynı zamanda Nelson Mandela, Martin Luther ve Gandi'nin de mirasını temsil ediyorlar.