Ukrayna-Rusya gerginliğinde NATO ve AB

Ukrayna-Rusya arasındaki gerginlik devam ederken, soruna yönelik NATO'nun ve AB'nin yaklaşımı hakkında da gelişmelerden fikir ediniyoruz.Rusya'nın, Ukrayna sınırına askerî yığınak yaparak, Ukrayna üzerinden Batılı kuruluşlar olan "NATO ve AB'yi teste tabi tuttuğuna" işaret ediliyor. Ukrayna-Rusya konusunun, NATO ve AB arasında stratejik yakınlaşma veya daha fazla birlikte hareket etme kabiliyetlerini geliştirme beklentilerini de arttırmıştı. Ancak "NATO'nun Avrupalı üyeleri arasındaki farklılıkların bu beklentiden uzaklaşıldığına" yorumlanıyor. 11 Eylül 2001'deki terör saldırılarının ardından ABD'nin 2003'te Irak'ı işgalinde, NATO müttefiki Fransa ve Almanya'nın ABD ile görüş farklılığı hatırlardadır. Yine NATO'nun 2011'deki Libya müdahalesi ve Ağustos 2021'de Afganistan'dan çekilmesi sıcaklığını koruyor. Hatta NATO'nun, Afganistan'dan çekilmesi "NATO'nun belirtilen coğrafyada başarısız olduğu ve ittifakın yeni stratejiler üretmesi gerektiği" eleştirilerini beraberinde getirmişti. Her üç gelişmenin de, "Rusya'nın uzun vadede Transatlantik ittifakını bölme hedefini neredeyse başardığı" biçiminde değerlendiriliyor. Rusya'nın 18 Mart 2014'te Kırım'ı ilhak etmesi, Ukrayna ile arasındaki tansiyonun yükselmesi ve sonrasındaki gelişmeler, Baltık ülkelerine ve Romanya'ya asker gönderen NATO'yu daha cesur davranmasına da yol açtı. Bir de NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in "Ukrayna ve Gürcistan'ın yakın zamanda NATO üyeliklerini mümkün görmese de, Rusya'nın bu ülkeleri NATO üyelik düşüncelerinden dolayı tehditlerine de karşı çıktığı" uluslararası basında yer aldı. Buna ek olarak, "Ukrayna ve Gürcistan için NATO üyelik sürecinin başlaması durumunda, Rusya'nın öngörülemeyen tepkisinin" de göz önünde bulundurulduğu da düşünüldüğü muhtemeldir. Fakat Rusya'nın karşı çıkmasına rağmen 2017'de Karadağ'ın NATO'ya üye olduğu biliniyor. Ukrayna'ya silah gönderilmesinde, İttifak üyesi Almanya'nın hava sahasını kullandırmamasına rağmen, NATO'nun Ukrayna meselesinde ağırlığını koymaya çalıştığı görülüyor. Bir de "NATO'nun, Doğu ve Batı Avrupalı üyelerinin çoğunun artık ortak bir tehdit algısını paylaştığından" bahsediliyor. Diğer taraftan AB'ye gelince, Ukrayna hakkında "Rusya'ya ek yaptırımlar hakkında bir görüş birliğine" vardılar. Ancak "AB kurumlarının kendi içinde farklı düşüncelere sahip olduğu" aktarılıyor. AB'nin en önemli iki üyesi "Almanya ve Fransa'nın, NATO'nun önem verdiği kadar Baltık ve Orta Avrupa devletlerinin fikirlerini ciddiye almıyor görünmeleri" zikredilen devletlerde rahatsızlık meydana getiriyor. Bazı kesimlerce "AB'nin 2004'teki Baltık ve Orta Avrupa'ya genişlemesinden önceki, yine AB'yi karakterize eden refah bölgesini alt üst etmiş gibi" değerlendiriliyor. Ukrayna-Rusya arasındaki krizin de, AB içindeki bu 2004 öncesi ve sonrasındaki farklılığı daha da arttırdığı