Suriye'de Dürzî milisleri, Bedevî aşiretleri ve hükümet güçleri arasında Süveyda'da yaşanan şiddetli çatışmalar, İsrail'in 16 Temmuz'da Suriye Cumhurbaşkanlığı ve Savunma Bakanlığı başta olmak üzere, muhtelif hedefleri savaş uçaklarıyla vurması, bölgedeki etnik ve mezhebî kırılganlığı bir kez daha hatırlattı.
Dürzilerde hâlen, geçtiğimiz 3 Mayıs'ta geçiş hükümetinin silâhlı şiddetine maruz kalmalarının çekinceleri mevcut. Her ne kadar 20 Temmuz'da ateşkes yapılmışsa da, bölgede "temkinli sessizlik hâkim".
Suriye nüfusunun yüzde 3'ünü oluşturan Dürziler, aynı zamanda Lübnan'da ciddî bir mezhebî varlığa sahipler. Dürziler'in bir bölümü de İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri'nde, Filistin, Ürdün ve İsrail'de yaşıyorlar.
Son günlerde bölge ve dünya kamuoyunun gündemindeki Dürziler kimlerdir
"Dürzilik, 11. yüzyılda İsmailiyye içinde önceki dinlerin nesh edildiği savıyla ortaya çıkan ve Fatımî Halifesi Hâkim Biemrillah'ın ilâhî kişiliği olduğunu kabul eden, dinî-siyasî bir mezheptir. Kurucusu Hâkim Biemrillah'ın veziri Hamza bin Ali el-Zenati'dir." "Ancak Dai ed-Derezi'nin aşırı görüşleri nedeniyle toplumdan dışlanması, mezhebin daha kontrollü ve kapalı yapıda gelişmesine yol açmıştır. Kapalı toplum yapısını koruyarak günümüze kadar ulaşan Dürziler, kendilerini 'Ehlü't Tevhid' (Allah'ın birliğine inananlar) şeklinde adlandırmışlardır."
Dürzilik, kendi içinde doğanlara açık, dışarıya kapalı bir anlayışla şekillenmiştir. Tarih boyunca zaman zaman yaşadıkları baskılar, Dürzileri dağlık bölgelere çekilmeye ve topluluk temelli yaşamaya zorladı.
Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'ne karşı harekete geçen Dürziler, Fransa'nın işgaliyle 1918'de Osmanlı'dan ayrılmışlardı. Fransa, Dürziler'in yaşadıkları bölgede 1921'de özerk "Cebel-i Dürz Emirliği"ni kurdurdu. Fransa'nın Suriye-Lübnan Mandası altındaki "Cebel-i Dürz Emirliği", 1936'da lağvedilmiştir. Dürziler'in bugüne kadarki siyasî, sosyal, vd. faaliyetleri ağırlıkta Şihâbiler, Ma'niler, Tenuhîler, Arslanlar ve Canbolatlar ailelerince gerçekleştirilmiştir.
Lübnan'daki Dürziler, Kemal Canbolat'ın sol, laik, Arap milliyetçisi eğilimli ve FKÖ'yle ittifak kuran İlerici Sosyalist Partisi etrafında toplanmışlardır. Oğlu Velid Canbolat da, aynı siyasî çizgiyi sürdürmüş, daha pragmatik-merkezci duruş sergileyerek 2005'te Refik Hariri'nin öldürülmesinden sonra, 14 Mart Koalisyonu'na katıldı. Buna karşılık Emir Talal Arslan da, İran'ın desteklediği Hizbullah'la işbirliğine giderek, Canbolatlara rakip Dürzî siyasetine öncülük etti. Canbolatlar sol, laik, Arap milliyetçisi-Batı'ya yakın dururken, Arslanlar ise gelenekselci-İran'a yakınlaştılar.