Toplumsal hareketin kodları-4

Milli Görüş'ün Kavramsal Gücü Birkaç haftadır toplumsal hareketlerin amaçlarına ulaşmak için nasıl bir yol izlemesi gerektiğine değinmeye çalışıyoruz. Geçen hafta da Milli Görüş hareketinin söylem gücüne değinmiş ve ilkelerle beklentilerin birbirine yaklaşması için muhatapları ikna edebilecek bir dilin inşa edilmesi gerektiğini ifade etmiştik. Buraya kadar soyut olarak açıklamaya çalıştığımız konuyu bu hafta somut kavramlar üzerinden izah etmeye çalışalım. Milli Görüş hareketinin İslam'ın temel ilkeleriyle bağlantısı herkesin malumuyken gönüllülerin de arzusudur. O zaman Milli Görüş, İslam'ın maddi ve manevi olarak insanlığa sunduğu temel ilkeleri toplumun tüm katmanlarına doğru bir içerikle ulaştırması gerekiyor. Bunu sağlayabilmek için de bu ilkeleri merkeze alarak yola çıkması önemlidir. İslam'ın en temel ilkesi, insanın imtihan sahasını güzelleştirmek için beş konuda güvence vermesidir. İslam'ın tüm insanlığa verdiği bu beş temel güvence dini, canı, malı, aklı ve nesli korumaktır. Milli Görüş de bu kavramları günümüz bilinç ve iletişim düzeyine göre içeriklendirerek kavramsal gücünü sağlayabilir. pushfn('ads'); Dinin korunmasından kasıt inanma ve yaşama hürriyeti olmalı. Korunması gereken; bir inanç biçiminin temel kalıpları değil, hür bir irade ile inanmanın önündeki engellerin kaldırılmasıdır. Her inanç sistemi iç dinamikleriyle yenilenme ve değişim yönünü belirleyerek kendisini muhafaza edebilir. Önemli olan burada dışarıdan baskı, sindirme ve tahrif etme şeklinde görülen müdahaleler ile içeriden kendi görüşünü inananların bütününe dayatanlara karşı inanç sisteminin bağımsızlaştırılmasıdır. Canın korunması herkesin malumu olduğu üzere en temel insani hak olan yaşam hakkının korunmasını ifade eder. Bu salt hayatta kalmayı açıklayan bir yaklaşım değil aynı zamanda insanca yaşamayı sağlayacak bir vasatı da göstermelidir. Buradan yola çıkarak yönetim anlayışının insanı merkeze alan bir sistem üzerinden ifade edilmesi gerekiyor. Hukukun üstünlüğü, refahın tabana yayılması, lütuf devlet anlayışından garson devlet anlayışına geçilmesi, kaliteli eğitimin ulaşılabilir olması gibi birçok insani ihtiyaç bu güvencenin bir sonucudur. pushfn('ads'); Malın korunması derken ilk aşamada özel mülkiyetin korunması anlaşılır. Fakat daha geniş bir pencereden değerlendirdiğimizde nimet külfet dengesizliğinden gelen sermaye aktarımının engellenmesini de buraya dâhil edebiliriz. İslam'ın malın korunması misyonunu adil ekonomik düzenle ifade etmeye çalıştığımız bir gerçek. Bunu daha da güncelleştirerek emeğin ranta, sermayeye ve piyasa koşullarına karşı korunması, gelir adaletsizliğinin gündeme taşınması, küresel sermayenin yerli üretim üzerindeki baskısı, vergisel yük, açlık, sefalet ve ekonomik krizler de bu kavramsal içerikle ifade edilebilir. Aklın korunmasından kasıt insanın hür bir şekilde düşünebilme yeteneğini muhafaza etmesidir. Günümüzde algıların yönlendirilmesi üzerine o kadar büyük bir gayret var ki; doğru ile yanlışın, iyi ile kötünün nasıl ters yüz edildiğine sürekli şahit oluyoruz. Bu durum insanların akli melekelerini doğru bir şekilde kullanmasına mani oluyor. İnsanı insan yapan en temel ayrım onun akledebilme yeteneğidir. Bu