Toplumsal hareketin kodları-3

Milli Görüş'ün Söylem Gücü Son iki haftadır toplumsal hareketlerin kodları üzerinde konuşurken ilk hafta genel olarak tüm toplumsal hareketlerin imkânlarına ve zaaflarına değinmeye çalıştık. Geçen hafta ise daha özele inerek toplum tasavvurlarının merkezine İslam'ı yerleştiren hareketlerin istikameti üzerine konuşmayı denedik. Bu hafta biraz daha özele inerek Milli Görüş hareketinin ideallerini hayata geçirebilmek için günümüze nasıl bir söz söylemesi gerektiği konusunu tartışmakta fayda var. Söz konusu toplumsal hareketlerin temel gayesini açıklarken imtihan sahası olan dünyayı yaşanabilir kılmak olduğunu ifade etmiştik. Yani imtihan için tüm şartları olgunlaştırmaktır. Bu yüzden kötülüğü engelleyip iyiliğin hâkim kılınması temel amaçtır. Bu amacın gerçekleşmesi için toplum, bütün yönleriyle toplumsal hareketin konusuna girer. Milli Görüş hareketinin de toplumsal hayatı yeniden inşa etmek iddiası ile yola çıktığı unutmamalıdır. Bu sürecin merkezinde ise herkesin kabul edeceği gibi siyaset vardır. Çünkü siyaset toplumsal yaşamın yürütücü gücüdür, karar ve uygulama mercidir. Eğer bir toplum tasavvuru idealiniz varsa bunun ancak siyasetle mümkün olduğunu kabullenmeniz gerekir. pushfn('ads'); Adil bir dünya kurma iddiasıyla yola çıkan Milli Görüş'ün bu idealine giden yola bulunduğu coğrafyadan başlaması makul olandır. İlk aşamada yaşanabilir ülke vaadinin olması bundandır. Çünkü yaşadığı topraklarda adaleti tesis edememiş ya da en azından bunun mücadelesini verememiş bir hareketin küresel ölçekte söz söylemesi işin doğasına aykırıdır. Bu yüzden halkalar halinde genişleyerek tüm insanlığı kapsayacak şekilde siyaset üretilmelidir. Bunun için de Milli Görüş hareketi kavram haritasını geniş tutarak toplumun tüm kesimlerine söz söyleyebilmeli ve kendini ifade edebilmelidir. Aslında burada söylemek istediğimiz zamanın ruhuna burun kıvırmadan geçmişin birikimini bugünün heybesiyle yarına taşıyabilmektir. Her zamanın ifade biçiminin, iletişim metodunun, kullanılan kelimelerin aynı olması düşünülemez. Zamanın algılama biçimine, bilinç düzeyine, iletişim şekline göre ifade gücümüzü belirleyebiliriz. Bundan dolayı her Milli Görüşçü kullandığı dili kendi aidiyet sınırlarının dışına taşırmak zorundadır. Buradaki kaygıyı niceliksel olarak algılamak doğru olmayacaktır.