Sorum(n)lu Aydınlar
Toplumsal yapıda yolunda gitmeyen, düzgün işlemeyen bir durum varsa buna çare üretecek öncü şahsiyetler mutlaka olmalıdır. Biz bugün kahve köşelerinde, çay sohbetlerinde, televizyon ekranlarında ya da sosyal medyada yaşadığımız sorunlara çözüm sunabilecek entelektüel bir üretimin olmasını bekleyemeyiz. Elbette her işin, mesleğin, sanatın, zanaatın bir erbabı varsa entelektüel üretimin de bir erbabı vardır. Biz de bu öncü şahsiyetleri genel anlamda aydın olarak ifade edebiliriz. Cemil Meriç'in ifadesiyle aydın, kendi kafasıyla düşünen, kendi gönlüyle hisseden kişidir. Yani aydın düşünce ve duygu anlamında özgür olan kişidir.
Toplumsal bir sorunla karşılaştığımızda bunu çözmenin yolu önce sorunu teşhis edecek ve onu çözüme götürecek bilgiye ihtiyaç vardır. Sonra bu bilginin doğru bir şekilde yorumlanması ve kıvama getirilmesi önemlidir. Son olarak da rafine edilen bu bilginin eyleme dönüşmesi gerekiyor. Yani biz bunu ilim, tefekkür ve irade olarak kodlayabiliriz. Buradan yola çıkarak aydın olmayı bu üç özelliği üzerinde taşıyıp taşımaması ile ilişkilendirebiliriz. İlim bilgiye, tefekkür bilginin düşünce vasıtasıyla yorumlanmasına, irade ise eyleme tekabül eder. Yani aydın temel misyonunu, edindiği malumatı zihin süzgecinden geçirerek eyleme dönüştürme süreciyle tamamlar. Nihayetinde aydın düşüncelerini ve buradan neşet eden eylemlerini bir birikimin üzerine inşa eder. Birikimin doğru bir süzgeçten geçmesi ve doğru bir şekilde topluma mal edilmesi aydın olma vasfının gereklerindendir.
Bir de aydının düşünce dünyası geçmiş zaman, şimdiki zaman ya da gelecek zaman kipleriyle belirlenemez. Aydın geniş zaman kipiyle düşünür. Ancak bu sayede geçmişin üretimini geleceğe taşırken, aynı zamanda geçmişin tortularını elekten geçiren bir süzgeç vazifesi görür. Buraya kadar ifade ettiklerimiz ideal bir aydın profilini açıklamaktadır. Ama bir de hayatın pratikleri içerisinde görülen ve toplumda aydın olarak karşılık bulan olumsuz aydın tipleri vardır. Bu anlamda iki türlü aydın tipinden bahsedebiliriz.
Birincisi toplumla sosyolojik ve psikolojik bağı olmayan Babil Kulesi aydınlarıdır. Bunlar topluma istikamet dayatan, toplumsal mühendisliğe soyunan ve bu amaçla her türlü eylemi meşru gören bir zihin dünyasına sahiptirler. Toplumla bağları zayıf olduğu için sadece güç merkezlerinin müdahale edebildiği alanda etkili olurlar. Bu yüzden toplumsal sorunlara çözüm olmak yerine yeni sorunları da beraberinde getirirler. Güçlerini toplumun sağduyusundan değil, vesayet makamlarının kendilerini sunduğu imkândan alırlar.