Kibrin Kıvrımları

O Çağımızın en büyük psişik arızalarından birisi kibirdir. Kibrin sosyal hayatımızdaki yerini anlayabilmek için kibrin kavram olarak bize neyi ifade ettiğini anlamamız gerekiyor. Kibir, büyüklenmek, büyüklük taslamak, ululuk iddia etmek, kendini başkalarından yüksek görerek onları aşağılamak anlamlarına gelir. Peygamberimizin tanımıyla kibir, hakka razı olmamak, insanları küçük görmektir. Kibrin insan psikolojisindeki yeri İmam Gazali'nin tespitiyle şu şekilde gerçekleşir. İnsanın mütekebbir olması için kendi nefsine bir makam tahsis etmesi, başkasına da bir makam tahsis etmesi ve kendi makamını başkasının makamından üstün görmesi gerekir. Bu tanımlar ve açıklamalardan anlaşıldığı gibi kibrin kaynağı İblis'e dayanmaktadır. Yaratılış kıssasında İblis'in secde emrine karşı gelmesinin en büyük sebebini kibre kapılmasında görebiliriz. İblis kendine bir makam tayin etti ve bu makamı Hz. Adem'in makamının üstüne konumlandırarak üstün olduğu zannına kapıldı. Tıpkı bunun gibi tarihin her sayfasında bu tür kıyas tarzına rastlıyoruz. Firavun ve Nemrut kendilerini kavimlerinin üzerinde görüyorlardı. Aynı şekilde Kureyş'in önde gelenlerinin iman etmeyişlerinin sebeplerinden birisi de peygamberliğin kendileri gibi ulu kişilere değil öksüz ve yetim bir kişiye gelmesiydi. Tarihi bu tarafa sarmaya devam ettiğimizde Batı sömürgeciliğinin ana sebebini onların kibre kapılmalarına bağlayabiliriz. Milliyetçilik fikriyatının temelinde yatan duygusal motivasyonu da yine kibirle açıklamamız gerekiyor. pushfn('ads'); Sosyal hayatın içerisinde kibrin çok farklı yansımalarını görebiliyoruz. Örneğin mala ve mülke sahip insanlardan kibre kapılanlar, bu malların emanetçisi olduğunu unutarak dünyayı sahiplenir. Başkalarının haklarını öncelemektense kendi servetlerini katlamayı amaçlar. Aydın diyebileceğimiz insanların kibre yönelmesi kendi bilgi ve kültürlerini mutlaklaştırması sonucuna götürür. Başka bilgilere ve kültürlere itibar etmediklerinden kendi dünyalarından çıkamazlar. Halkla kaynaşamadıklarından onları küçümser ve cahil olarak görür. Onları eğitmeyi kendine vazife bildiği için onlar adına karar verip uygulamayı tercih eder. Sonuçta jakoben bir aydın tipi karşımıza çıkar. Siyasi hayatın içerisinde de kibrin en koyu şekilde yaşandığına şahitlik ediyoruz. Siyasilerin devlet aygıtındaki gücünden ya da siyasetin halk nezdindeki cazibeli itibarından kaynaklı bir kibir