YURTDIŞINA TALEP ARTARKEN...
TUİK verilerine göre 2023 yılında yurt dışına çıkan Türklerin sayısı 11 milyon 167 bin 433'e ulaşmış. Harcanan toplam para 7 milyar 68 milyon 901 dolar, kişi başı ortalaması de 639 dolar olmuş.
Bu yılın sonunda ise çıkış yapan sayısının 12 milyonu aşması bekleniyormuş. Gidilen ülkelerin başında da İtalya, İspanya ve Fransa, ardından da Yunanistan, Mısır, Fas ve Birleşik Arap Emirlikleri geliyormuş.
Rakamlarla aram çok iyi değildir, ekonomist de değilim. Neden bu konu derseniz sebebi basit: Bu yıl kiminle karşılaşıp konuştuysam herkesin yurt dışında tatili daha ucuz bulduğunu ve tatilinin hiç olmazsa bir kısmını yurt dışında geçirdiğini söylemesi.
Haksız da sayılmazlar, bir hafta sonu Bodrum'a gidiş-geliş uçak ücreti, konaklama, yemek masrafı aynı koşullarda yurt dışına gitmekten çok daha uygun fiyata geliyorsa, yurt dışı neden tercih edilmesin
Biz de geçen hafta sonu Milano'ya gittik. Uçak biletinden konakladığımız otele, gittiğimiz restoranlardaki yemeklerden içeceklere fiyatları Bodrum ya da İstanbul'daki aynı standarttaki yerlerle karşılaştırdığımda fark neredeyse yarı yarıyaydı.
Yakında bu fark sadece biz yerleşikler için değil, bizler gibi orta sınıf yabancılar için de sorun olarak görülebilir, gelen turist sayısında azalma olabilir. Ki artık yurt dışından gelen arkadaşlarımız tarafından da fiyat ve maliyet konusu dillendiriliyor.
Mayıs ayından bu yana işim gereği Türkiye'nin Bodrum, Alaçatı, Çeşme, Marmaris gibi turistik yerlerini dolaşıyorum. Zaten çok da kısa olan yaz sezonu boyunca otellerin ve restoranların -birkaç istisna dışında- doluluk oranları yüzde 50'lerin üstüne pek fazla çıkamadı.
Ortada konaklama ve yeme-içme sektörünün mevcut durumun hem aktörü hem de kurbanı gibi bir durum var. Fiyatlar onlara göre maliyetler nedeniyle yükseldi, ki haklı oldukları noktalar da yok değil. Ancak bu durumu fırsata çevirmek isteyen, uzun vadeli düşünemeyen bir anlayış da sektöre hâkim oldu.
Bir an önce ilgili bakanlıklardan meslek kuruluşlarına ve tabii ki kanaat önderlerine sorunun ciddi ciddi düşünülüp tartışılmasında, çözüm önerilerinin ortaya konmasında yarar var. Aksi takdirde iç turizm de dış turizm de ciddi yara alabilir...
MİLANO'DAN BİR ÖNERİ
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıSon yıllarda hangi ülkeye ya da kente gidersem gideyim önceliğim o kültürün geleneksel mutfağını temsil eden restoranlar oluyor. Ancak çok önceden plan yapıp yer ayırtmadıysanız istediğiniz restoranlarda özellikle hafta sonları yer bulmak kolay değil.
Geçen hafta sonu gittiğim Milano için listemde aradığım özelliklerde beş altı restoran vardı ama ancak üç gün öncesinden birinde La Rosa dei Venti'de yer bulabildik.
Restoran 2001 yılında üç arkadaş tarafından ulaşılabilir fiyatlar ve küçük yaratıcı dokunuşlarla deniz ürünleri ve balık restoranı olarak kurulmuş. Taze makarnalarını da kendileri yapıyorlar. Glutensiz seçenekler de var. Bir seferde en fazla 40 kişi ağırlayıp, sadece İtalyan şarapları sunuyorlar.
Servis ve sunum sıcak ve samimi. Fiyat kalite dengesi de çok iyi. Başlangıç, ara sıcak ve ana yemek ve iyi bir şişe şarap dahil iki kişi 100 euro civarı ödeniyor. Fiyatlar, yemeğin miktar ve kalitesi düşünüldüğünde ve bizdeki benzerleriyle karşılaştırıldığında maalesef çok makul kalıyor.
Ola ki günün birinde giderseniz, derin yağda kızarmış karışık deniz ürünleri tabağı, üç balıklı spagetti carbonara, deniz tarağı graten ve üzeri fıstıklı ızgara ton balığını deneyin derim.
KOPENHAG'IN UÇAN KAPLANI
Geçen hafta içinde İstanbul'da ilk iki mağazasını açan Flying Tiger Copenhagen'ın Küresel CEO'su Martin Jermiin ve markayı ülkemize getiren Karaca Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye Genel Müdürü Sami Hotak'la Galata Port'ta Roka Restoran'da bir araya geldik. Bu iş birliğini ve beklentilerini konuştuk.