Son günlerin siyasi atmosferinde yaşanan krizlerin neredeyse tamamı iç ve dış siyasi aktörlerin belagatın şehvetine kendini kaptırmasından ötürüdür. Düşünmeden, yol açacağı sorunlar hesaplanmadan söyledikleri sözleri sarf eden siyasetçiler sonra dönüp "Yanlış anlaşıldım, aslında öyle demek istemedim" dese de yol açtıkları hasarın tamiri kolay olmuyor.
Önce DEM ve CHP arasında köprüleri atan karşılıklı suçlamalardan başlayalım.
CHP, Öcalan'la görüşmek için İmralı'ya gidecek heyete üye vermeme kararı aldığında DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Koçyiğit CHP kalesine pimi çekilmiş bombayı fırlattı. Koçyiğit CHP'yi şöyle eleştirdi:
"Tarihi cesur insanlar yapar, cüret edenler yapar; doğru tarafta duranlar yazar. Sorumluluk alanları da almayanları da tarih yazacak."
Bu sözleri söylemeye gerek var mıydı
Öyle ya da böyle CHP, komisyondan çekilmemiş, sadece AKP'nin bile ikircikli davrandığı bir konuda toplumun tepkisini de göz önünde bulundurarak bir karar almış. De ki siyasi hesaplarla komisyona üye vermedi. Yarın yasal değişiklikler gündeme geldiğinde CHP'nin desteğine ihtiyaç duyacakları gerçeği orta yerde dururken bu partiyi "korkaklık"la suçlamak siyaset bilmemektir. Yarın masa devrildiğinde yine CHP ile baş başa kalabilirler.
CHP de size "Gezi Direnişi Türkiye'nin bütün illerinde desteklenirken o dönemde iktidarla flört ettiğiniz için mi tabanınıza sokağa çıkmayın talimatı verdiniz. Korktuğunuz için mi yoksa siyasi hesaplar nedeniyle mi" diye sorarsa ne cevap vereceksiniz
DEM'in bu gafından sonra CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in verdiği cevap da aynı şekilde siyasi bir gaftır. "Stockholm sendromu" benzetmesi talihsizliktir. Sonradan tevil etmeyle "Ben DEM'i kastetmedim" dese de mesajın kime yönelik olduğuna şüphe yok. Bugün geçerli olan 50+1 seçim sistemi değişmediği sürece hem DEM'e hem de milliyetçi sağ partilerin desteğine ihtiyacı var.
Özel'in "Stockholm sendromu" benzetmesine cevabı ise iki parti arasında köprülerin atılmasına neden oldu.
Keşke DEM Parti yöneticileri yıllardan beri yoldaşlarının CHP'ye oy veren Alevilere söylediği "Stockholm sendromuna tutulmuş Aleviler cellatlarına âşık" benzetmelerine de tepki gösterselerdi.
AĞIZDAN IKAN SÖZ GERİ TIKILMIYOR
4