Unutulmayan Süleyman

Süleyman Taşkıran askere gitti. Bir süre sonra Ankara'da katıldığı kurs sonrası onbaşı oldu.

Ardından Isparta'nın Senirkent ilçesine bağlı Büyükkabaca Köyü'ne karakol komutanı olarak atandı. Karakolda toplam dört asker vardı. Büyükkabaca Köyü, Barla-amdağı'na yakındı; amdağı'ndan Eğirdir Gölü'ne bakıldığında köy görülüyordu.

Bediüzzaman Said Nursî, gezileri sırasında Büyükkabaca Köyü'ne de sık sık uğrardı. Süleyman bunu duyardı ama ses çıkarmazdı.

Senirkent Bölük Komutanı Rüknettin Süer, Bediüzzaman'ın Büyükkabaca Köyü'ne gittiğini öğrenir öğrenmez durumu kaymakam ve savcıya bildirdi. Ardından Süleyman Taşkıran'ı telefonla arayarak "Said Nursî oraya geliyormuş, senin askerlerin ilgileniyormuş!" diyerek sert bir şekilde uyardı. Komutan birkaç kez daha arayınca, Süleyman köydeki gençlere "Hocaefendi buraya geldiği zaman bana haber verin, yoksa sizi rahat bırakmam" diye söyledi. Gençler de "Peki onbaşım" dediler.

Birkaç gün sonra gençler haber getirdi ve Bediüzzaman'ın kaldığı evi gösterdiler. Süleyman komutanına telefonda, "Hocaefendi burada. Biz beş kişiyiz, bu işi görür müyüz yoksa takviye asker gönderecek misiniz" diye sordu. Komutan, "Beş asker daha gönderiyorum" dedi. O gece hemen baskın yapıldı. Süleyman askerlerle içeri girdiğinde selâm verdi. İçeridekilerin çoğu yaşlıydı, birkaç genç vardı. Bediüzzaman "Gel evlâdım, gel" deyince Süleyman, "Hocam kusura bakma ama biz sizi almaya geldik" dedi. Bediüzzaman da "Gidelim evladım" diyerek sakinliğini korudu. Süleyman, Bediüzzaman'ı ve yanındaki bir talebesini alarak epey yol gittikten sonra karakola getirdi.

Karakolda Süleyman, Bediüzzaman'la sohbete başladı. Bir müddet sonra Süleyman'ın yüreği hafifledi, içi huzurla doldu. Bediüzzaman, nereli olduğunu ve nereden geldiğini sordu. Sohbetin bir yerinde, "Senin istikbalin parlak, oğlum" dedi. Süleyman da "Allah razı olsun hocam" diye cevap verdi. Sohbet ilerledikçe konu, Bediüzzaman hakkında gelen tamimlere ve dosyalara geldi. Süleyman, Bediüzzaman'la ilgili gelen her yazıya "Rastlanmamıştır" diye yanıt vermişti. Hâlbuki Bediüzzaman köye sık sık geliyordu.

O gece Süleyman, yatağını Bediüzzaman'a, bir askerin yatağını da talebesine verdi. Bir müddet sonra Bediüzzaman "Yatalım mı çocuklar" dedi ve herkes istirahate çekildi.