Savlı Hasan Çavuş, Tahiri Mutlu'dan teksirleri aldı.
Tashih yapması için Bediüzzaman'a götürdü. Evinin yakınına vardığında etrafına bakındı, gelen giden yoktu. Tam kapının ziline basacakken birden köşeye saklanan polis kolundan tuttu; "Hadi karakola" diyerek onu zorla götürdü. Hasan, emanet olan teksirleri düşündü. Yerine ulaştıramamanın sıkıntısı onu kahretti.
Teksirler ele geçirildiğinde, çoğaltıldığı anlaşılacak ve geniş çaplı tutuklamalar başlayacaktı. Hasan, çaresiz duygular içinde "Ya rabbi ben ne yapayım" diye çaresiz durumdan kurtulmak için dua etmeye başladı. Karakola doğru yol aldı. Rüştü Çakın'ın, dükkânının önüne vardıklarında Hasan az geri durdu. Rüştü, polisin Hasan'ı alıp götürdüğünü görünce; "Karakola mı gidiyorsun" diyerek Hasan'a yaklaştı. Hasan, kaş göz arasında teksirleri Rüştü'ye verdi ve hiç bir şey olmamış gibi hızlı adımlarla polisi takip etti.
Hasan, teksirleri alıp emin ellere teslim ettikten sonra tonlarca yük sırtından kalkmış gibi kendini bir kelebek kadar hafif hissetti. Karakolda dayak yeme, işkence görme umurunda değildi. Yeter ki teksirlere bir şey olmasın diye her muameleye razıydı.
Bediüzzaman'ın, "Risale-i Nur kendi kendini muhafaza ediyor" sözünün o gün canlı bir şahidi olmuştu. Teksirlerin emin ele geçmesi her yönüyle onu rahatlamıştı. Hasan karakola vardığında komiser öfkeyle: "Ondan başka hoca mı yok Günde bir sürü insan gidip geliyor. Ne buluyorsunuz onda" dedikten sonra tehdit ederek ekledi: "Bana bak! Biliyorsun burada bol dayak var. Şimdi seni dayaktan muaf tutacağım. Ancak bir daha gelmeyeceğine söz ver."
Hasan: "Söz veremem."
Komiser: "Neden söz veremiyorsun"
Hasan: "Çok şükür biz Müslümanız. Âlimler bizim rehberimizdir. Hakikati onlardan öğreniyoruz. İlim irfanımız yok. Büyük âlim olduğundan birkaç şey öğreniriz diye ziyaretine gideriz. Belki yine de giderim" diye ekledi.
Komiser: "Yani yasakları dinlemiyorsun."
Hasan: "Yasaksa yasak! Ben size söz veremem" dedi.
Komiser: "Söz vermiyor musun"
Hasan: "Hayır, söz vermiyorum. Madem gitme diyorsun, gitmemeye çalışırım. Ama söz verdi mi Müslümanın ağzından çıkan senettir" dedi.
Komiser: "Hadi bakayım, bir daha düşersen cezan ikiye katlanır" dedi. Hasan, karakoldan ayrıldıktan sonra doğrudan Rüştü'nün dükkânına gitti. Teksirleri birlikte Bediüzzaman'ın evine götürdüler. Bediüzzaman, Hasan'ın bitkin, sinirli hâlini görünce: "Ne oldu Anlat bakalım, Hasan" dedi.