Bir Allah dostu

Birinci Dünya Savaşı başladıktan kısa bir süre sonra Osmanlı Devleti de savaşa katılır.

Ruslar saldırıya geçince Bediüzzaman gönüllü alay komutanı olarak talebeleriyle savaşa katılır ve gönüllü toplar. Bediüzzaman'ın gönüllü asker topladığını duyan Tinisli Fakih, omzuna mavzerini alarak Bediüzzaman'ın yanına gelir. Henüz on beş yaşında ve kısa boylu olduğundan tüfeğin ucu yere değmektedir. Bediüzzaman "Niçin geldin" diye sorduğunda Tinisli, "Savaşa katılmak için geldim" diye cevap verir. Bediüzzaman, "Seni bu cesaretinden dolayı gönüllüler arasına yazıyorum" der. Tinisli çok genç yaşta savaşa katılır ve gazi olur.

Yıllar sonra Bediüzzaman Van'a döner ve Erek Dağı'ndaki menzile yerleşir. Tinisli Fakih, Bediüzzaman'ın Van'a geldiğini duyunca Tinis köyünden (Bitlis'in bir köyüdür) yola çıkarak Erek Dağı'ndaki çilehaneye gelir. Bazen bir hafta, bazen de üç gün yanlarında kalırdı. Bazen de üç gün bir yere kapanır; ne yer ne içerdi.

Bediüzzaman'ın çok değer verdiği Tinisli Fakih, Bediüzzaman'ın amcazadesi ve dedesi Ali Efendi'nin kardeşi Abdullah'ın oğludur. Tinisli Fakih aynı zamanda keşif ve keramet sahibi, mert, muttaki, içine kapanık biridir.

Tinisli Fakih Erek Dağı'nda olduğu bir gün Molla Hamid'e "Hazırlan, kaleye gidip Şeyh Abdurrahman Babayı ziyaret edeceğiz" der. Yola çıkarak on beş kilometrelik yolu yürürler. Türbeye on metre kala Tinisli Fakih "Geri dönüyoruz." der. Molla Hamid kızarak: "Fakih, bu sıcakta yaya olarak buraya kadar geldik. Şeyhi ziyaret etmeden geri dönelim diyorsun, bu nasıl iştir" der. Tinisli: "Şeyh burayı terk etmiş, yerinde yok." der.

Sonra Tinisli, Molla Hamid'i peşine takarak kalenin ön kapısına gider. Orada iki cami vardır. Birini Hüsrev Paşa yaptırmıştır. Paşanın kabri de caminin yanındaki bir kümbettedir. Tinisli ile Molla Hamit kümbete girerler. On dakika kaldıktan sonra Tinisli birden yüksek bir sesle "Allah!" diye bağırınca Molla Hamid'in ödü kopar gibi olur. Tinisli paşanın kabrine bakarak "İşte paşa, haza paşa!" der. Daha sonra Molla Hamid'le beraber yola çıkarak Erek Dağı'ndaki çilehaneye dönerler.

Daha sonraki yıllarda Tinisli, Bahçesaray'a (Müküs) gider. Müküs'te hasta, deli kim varsa üzerlerine okuması ile tanınır. Gelen kişilerde de şifa bulur diye bir kanaat oluşur.