Türk yazar, Türkiyeli azar

Üç haftadır, Elif Şafak ile Doğan Kitap'a açtığım ve hukuk mahkemesinde kazandığım intihal davasının edebiyat çevrelerinde açığa çıkardığı "Türkler" ve "Türkiyeliler" cepheleşmesini izliyorum.

Davalılar, kaybettikleri davayı temyiz ettiler. Ama daha temyiz dilekçesini bile vermeden, hukuk mahkemesinin gerekçeli kararına karşı inanılmaz hız ve yoğunlukta bir karalama kampanyası başlattılar. İşte bu yakışıksız kampanyada, etnik ayrımcılığa karşıymış gibi görünen, oysa Türk yerine kullandıkları uyduruk Türkiyeli kavramıyla ayrımcılığın daniskasını yapan tayfa, davalıların cephesinde buluştu. Türkiyeli abukluğuna karşı Türk tanımını savunanlar da haliyle yanımda yer alıp karşı cepheyi oluşturdu.

Türk edebiyatı yerine Türkçe ya da Türkiye edebiyatı söylemini yerleştirmeye çalışanların Elif Şafak ve Doğan Kitap'ın yanında fikir hırsızlığı demek olan intihali sanki suç değilmiş, edebi bir hakmış gibi savunmalarına şaşırmadım.

FETÖ'CÜ, ADNANCI MUHİBBAN CEMİYETİ

Ama intihalsever cephe Türkiye Cumhuriyeti'ne düşmanlığın simgesi örgütlerle iltisaklı kişilere yayılınca durum değişti. Kendimi ansızın Fethullah Gülen ve Adnan Oktar muhibbanıyla, bu cemaatler henüz silahlı organize suç örgütü sayılmadan yıllar önce kalemimle savaşırken bir "dej? vu" sahnesinde buldum...

Hele Türk edebiyatının yüz akı, güzelim Füruzan'ın ölümü, kimi yerde "Türkiye edebiyatının büyük kaybı" diye sunulunca iyice tepem attı.

Tam TC düşmanlığının "Türkiyeli" söyleminde kristalleşmesini yazacaktım ki dijital edebiyat dergisi Gerçek Edebiyat, önceki gün Türk sinemasının efsane yönetmeni Metin Erksan'ın 28 Ocak 1999'da Cumhuriyet'te çıkan bir makalesini yeniden yayımladı.

DİRENENLERE SELAM OLSUN

Susuz Yaz, Yılanların Öcü gibi unutulmaz filmlerin yönetmeni Metin Erksan'ın, Türk yazar ve Türkiyeli yazar başlığını taşıyan ve günümüzün liberal solcu aydınlarına ders niteliğindeki yazısı, "