Kırmızı alarm

Amerikan rüyası dedikleri, muktedirlerin yuları Beyaz Saray'a bağlı uydu halklar için zaten ve daima bir Amerikan kâbusuydu. Ama üstüne Trump'ın iri gövdesi oturduğundan beri, bizzat Amerikanların da karabasanı oldu.

Gerçeğin düşlerle hiç olmadığı kadar çeliştiği; salt Türkiye değil, dünya genelinde umudu simgeleyen güneşli ufukların giderek karardığı zor zamanlar başlıyor, insanlık için.

Emperyalizm; demokrasinin beşiği, var olanın en köklüsü, en büyüğü, en gelişmişi falan diye örnek gösterilen devletlerin yatak odalarında, çelişkileri çözmek amacıyla faşizmi doğuruyor. Faşizmin yenidoğan türleri zamana, yere, koşullara göre farklılık gösterebiliyor. Ama ortak DNA'sı değişmiyor: yolsuz muktedirler aracılığıyla yoksul ve cahil halkları sömürmek, iliğini kemiğini emdikten sonra da acımasızca yok etmek.

İşte Suriye. Koca bir ülkeyi parçalayıp ahalisini tarumar etmeyi gözümüzün önünde, adım adım, ne de kolay başardılar, değil mi

EMPERYALİZMİN SOPASI İSRAİL

İşini bitirip fişini çektikleri Suriye'yi, şimdi emperyalizmin Ortadoğu'daki çivili sopası İsrail'e "Yok et" emriyle devrettiler. İsrail zaten yılların temizlikçisi. En iyi bildiğini, kadın çocuk demeden etnik temizlik yapıyor, ortalığı kanla yıkıyor.

Suriye, emperyalistler için uzun zamandır gözlerine kestirdikleri İran'a uzanan köprüydü. Köprü ele geçirildi ve İran'a yönelik saldırı yığınağı aşağı yukarı tamamlandı:

Yığınağın birinci ayağı olarak Suriye'nin kuzeyinde artık otonom bir Kürt devleti var. Tepeden tırnağa askeri garnizon niteliğindeki bu devletin bir köşesinde, Yahudi Kürtler yaşıyor ve İsrail bayrağı dalgalanıyor.

KAYIKÇI KAVGASI

Yahudi Kürtler deyip geçmeyin, MÖ birinci yüzyılda Erbil; Haçlı Seferleri sırasında da Musul, Yahudilerin özerk yönetimindeydi. Tarih bilmek önemlidir. Çünkü zaman değişir, mekân kalır. Aynı olaylar, değişik parametrelerle aynı yerde tekrarlanabilir.

Yığınağın ikinci ayağı Şam'da, avuçlarının içine aldıkları Ahmet Şara yönetimi ve İsrail konuşlanıyor. Burada, parazit yapabilecek planı korumak için bir kayıkçı kavgası uyduruluyor. Neymiş İsrail, Türkiye'nin askeri üs kuracağı yerleri vurmuşmuş, Türkiye ile İsrail karşı karşıya gelebilirmişmiş, falan filan. Yalan.

Bu bölgede Türkiye ile İsrail'in çatışması olmaz, olamaz.

Uyduruk kayıkçı kavgası, göstermelik gerginlikler tümüyle İran'ı köşeye sıkıştırma planı.

İran çoktan uyandı, kurulan tezgâha. Ama yapabileceği bir şey yok. Koca bir coğrafyaya yayılan İran'ı ya Suriye'deki cumhurbaşkanı Ahmet Şara türünde sahte bir mollayı kullanarak ya da savaşla parçalayacaklar.

KİMLER GELİR, KİMLER GEÇER

İran, hazırlanan tuzağı dünya kamuoyuna duyurmaya çalışıyor. Türkiye'ye de iktidarın duymazdan geldiği bir nota verdiği iddia ediliyor.

Özetle "İran'a saldırmak için topraklarına konuşlanan silahları ya da üsleri kullandıracak olan ülkeleri vururuz" diyor ve her şeyi göze almışa benziyor.