Yol Partisi'nin Mikronezya'yı rahatça yağmalaması, istibdadın toplumsal direnci uyuşturucuyla kırıp İmaniyet İşleri'nin cevaz verdiği cima özgürlüğüyle sürüyordu.
Ancak cima özgürlüğü, hem muktedir hem de muhalif erkekleri pek hoşnut etmekle birlikte resmi eş statüsündeki kadınları giderek mutsuzluğa sürüklüyor, hatta bazılarını yavaş yavaş delirtiyordu.
Vakum Tampiç de bunlardan biri, hatta çıldırmaya en yakın olanıydı. Kadim kocası Emedur Tampiç, Yalaka gazetesinin aktif yönyazarıyken yerini korumak adına zaten muktedirleri yalar; aynı gerekçeyle karılarıyla da yatardı. İşsiz kaldığından beri yönyazarlığını geri alabilmek, Saray'a yeniden girebilmek, tabii bir de yaşlanmadığını kanıtlamak için aynı icraatı iki katına çıkarmıştı. Üstelik artık cima özgürlüğü vardı, resmi eşi Vakum'un zaten asla boşanmak istemi içermeyen boş dırdırından dinsel cevazla korunuyordu.
Ne onunla ne de onsuz olabilen Tampiç çifti, elbette Emedur'un yitirdiği muktedir makamı geri alabilmesi için Betonit Saray müdavimleri nereye giderse oraya birlikte damlıyor; Yol Kilisesi'nin pazar ayinlerini de hiç kaçırmıyorlardı.
İmaniyet İşleri Reisi Alyoşa Ersaltz'ın bizzat yönettiği bir pazar ayininde, sıra cemaatin bir ağızdan okuduğu "Cima hoştur, gerisi boştur" ayetine gelince Vakum Tampiç resmen ve açıkça çıldırdı.