Masal kız, gelin

Bütün o peşine takılmış arabalar. Kornalar. Davul zurna ekibi. Konvoyun gözüne kestirdiği yer, gelinin çıkacağı ev. Bakkaldan ekmeğini almış delikanlı da konvoya koşturuyor. Yaşlı dede, durup izliyor. Göklerden gelen gülümseyen çehreyi. Gelin, günün kahramanı. Günün generali, paşası. İster lüks bir villadan çıksın. İster iki göz kulübeden. Günün kralı o, sultanı o. Damattan çok daha gösterişli. Sultanın yanında koruma sanki damat. Davulun ortalığı inlettiği o saadet saatlerinde. Camlara üşüşen kızlar. O büyülü Beyza'yı görmek. O masal kızı izlemek herkeste utku. Hatta lüks villadan o ayrılınca, arabalara doluşan bütün o güzel genç kızlar. Onca şık tuvaletlerine; pembeli, lilalı dekolte giysilerine karşın kimsede gelin kadar ilgi uyandırmayışları. Onu göremeyenlerin bile masal kızın ardından bakakalmaları. pushfn('ads'); O küçük kulübeden uğurlarken birkaç komşu. Zengin düğünler gibi olmasa da kalabalık. Çocuklar masal ablalarını yalnız bırakmamışlardır. Mahallenin kız ve erkek çocukları toplanmış o büyülü güzele bakmaya doyamamaktadırlar. Önceki gün baktım. Böyle bir düğün kafilesinin ardından. İnsanların heyecanına şaştım kaldım. Çocukluğumdan beri hiçbir şey değişmemiş. Gelinin geçtiği sokaklar hareketleniyor. Dükkânlardan insanlar çıkıp bakıyor. Bu tılsıma, bu gökyüzü gülümsemeye, bu bulutların üzerinde yürüyen kıza eşlik etmek istiyor. Anne babalar, gelin giden kıza yas gibi sarılıyor. Komşu kadınlar, özellikle evliliklerinde mutlu olamamışlar, hüzünle başlarını sallıyorlar, "Bugün işte güldüğün son dem, yarın anlarsın dünyanın kaç bucak olduğunu. Bugün etrafında pervane olan eşin yarın inşallah bizim gibi terk etmez seni. Bizim başımıza gelenleri Allah sana göstermesin masum kızım" dualarını,