Mahir İz'in ilim aşkı

Bugün çokça şikâyetçi olduğumuz çocukların, gençlerin; öğrenmeye ilgi duymayışları, geçtiğimiz asrın mensupları için pek mümkün değildi. Bunu, Mahir İz' in yaşam izlerinde müşahede etmekteyiz. Abdullah Mahir, tahsiline; babasının kadılık vazifesi dolayısıyla, henüz beş yaşındayken gittikleri Midilli Adası'nda başlamıştır. Üç yıl sonra İstanbul'a döndüklerinde Fatih Rüştiyesi'nin ilk kısmına devam eder. Ancak bir müddet sonra babası Balıkesir kadılığına tayin edilir. Burada idadiye devam eder. Sonra istikamet Isparta'dır. Böylece vatanın her yerinden bu değerli ilim adamı gönül hanesine zengin ilmî hazineler doldurur. Balıkesir'de babası tarafından hususi hoca olarak İstanbul'dan getirilen Saraybosnalı Müderris Mahmut Necî Efendi'den özel dersler alır. Neci Efendi, ileriki senelerde babasının vazife yaptığı yerlere onlarla beraber gitmiş, öğrencisi Mahir'in eğitimi üzerinde itina ile durmuştur. Mahir İz de hocası için "sebeb-i feyzimdir" demiştir. Daha Balıkesir'de bu zattan önce "Tuhfe-i Vehbî"yi okuyup ezberlemiştir. pushfn('ads'); Medine kadılığına tayin edilen babası ile farklı iklimlere kanat takar. Henüz 13 yaşındayken Medine Rüştiyesi'nde talebedir. Ancak hocasından Arap dili ve edebiyatı yanı sıra dinî dersler ve kitaplar okuyarak yetişti. Kendi ifadesine göre altı ay içinde Arapça konuşmaya başladı. Hatıralarında; "Gündüzleri Medine Rüştiyesi'ne gider, ikindiden evvel eve dönerdim. Yemeğimi yedikten sonra hocam Mahmut Necî Efendi ile Menâha Meydanı'ndaki kahvelere giderdik. Ben yeşil çayımı yudumlarken, hocam kitabını okumaya başlardı. Ben ise akşamdan hazırlayıp bir kâğıda yazdığım meseleleri çıkarır, bir elimdeki kâğıda, bir hocamın yüzüne bakardım. O 'nedir' diye soruncaya kadar beklerdim. Nihayet suallerimi sormaya başlayınca hocam kitabını kapatır, cevap vermeye başlardı. Akşam ezanına kadar aşağı yukarı bir buçuk saat müddetle anlattıklarını dinlerdim. Sonra Harem-i Şerif'e gider akşam namazını kılarak eve dönerdik. Akşamla yatsı arasında ben mektep derslerini yapardım. Yatsıya yine Harem'e gider namazı kılar ve dönerdik. Sonra bizim Arapça dersleri başlardı." pushfn('ads'); İlim aşığı genç Mahir, "Gece yatağa girince başucuma bir kâğıt kalem alır, uykum gelinceye kadar hatırıma gelen soruları not eder ertesi günkü buluşmamızda hocama sorardım." Hocası da öğrencisi için; "Sen bu merak ve bu çalışmayla devam edersen on sekiz yaşına geldiğin zaman Fatih hocaları arasında parmakla gösterilecek kadar bilgili ve tanınmış bir isim olursun" derdi. Ayrıca hocası, "Sen benim kırk yıllık emeğimi, bu suallerin sayesinde on dokuz ayda topladın" diyerek öğrencisinin gayretini vurgulamıştır. Edebiyata da ilgi duyan genç Mahir, Gülistan'ı Farsça okuyarak, Farsçasını ilerletmiştir. Yeniden İstanbul'a dönüş ile Vefa İdadisi'nde