Hasan Tahsin'in Yunan'a Atmadığı İlk Kurşun

15 Mayıs 1919 sabahı İngiliz, Fransız ve Yunan savaş gemilerinin koruması altında Yunan birliği, İzmir'e çıkarma yapar. Osmanlı'da yüzyıllar boyu inancını yaşamasına izin verilen ve hiçbir haktan mahrum bırakılmayan nankör İzmir Metropoliti Hrisostomos, İzmir'i işgale başlayan ilk Yunan taburunu karşılar ve onları takdis eder. İzmir Metropoliti'nin bu hıyanetine İzmir'de yaşayan yerli Rumlar da destek verir, bayraklar ve çiçeklerle Yunan askerlerini karşılarlar. Bu ihanet, Müslüman Türkler arasında büyük infiale yol açar. İşgal başladıktan sonra Yunan askerlerinin açtığı ateş ile çok sayıda Müslüman hayatını kaybeder ve şehirde yerli Rumların yağması başlar, kaos büyür. Asıl konumuza gelirsek, İzmir'de işgal sırasında Yunan'a ilk kurşunu kim atmıştır Konak'ta heykeli dikilen Hasan Tahsin mi yoksa bir başkası mı Mithat Kadri Vural, makalesinde belirttiği gibi, "Yunanlılara 'ilk kurşunun' kim ve kimler tarafından atıldığı konusunda çeşitli yaklaşımlar olsa da hiçbir resmî metinde Hasan Tahsin veya Osman Nevres ismi, ilk kurşunu atan kişi olarak gösterilmemektedir" der ve şöyle devam eder: pushfn('ads'); "İzmir Valisi ve Kolordu Komutanı'nın raporlarında 'ilk kurşunu' Hasan Tahsin veya başka bir Müslüman'ın attığına dair bir ifade geçmez. 'İlk kurşunun' kim tarafından ve niçin atıldığının anlaşılamadığını ifade eden diğer bir resmi metin de İzmir Heyet-i Tahkikiye azasından Kaymakam Arif Bey'e aittir. Arif Bey de Vali İzzet Bey ve Kolordu Komutanı Ali Nadir Paşa gibi 'ilk kurşunun' Yunanlılar tarafından kışlaya saldırmak için fırsat olarak kullanıldığı kanaatindedir Bu noktada İsmail Safa, İzmir'in işgalinde beş bin Türk'ün öldüğünü belirtir. Kırk sayfayı aşan özgün makalesinde Yunanlılara ilk kurşunu kimin attığı sorusuna cevap arayan Vural, makalesinin sonuç kısmında bu durumu açıklar: "İzmir'de Yunan askerlerine karşı 'ilk kurşunun' nerede, ne zaman ve kim veya kimler tarafından atıldığı konusunda farklı görüşler ve ifadeler mevcut olmasına rağmen, Millî Mücadele'nin 'Hasan Tahsin'in Yunan askerlerine attığı ilk kurşunla başladığı' tezi 1940'lardan itibaren dile getirilir. Bu konudaki ilk örneklerden biri de R. Apak'ın kaleme aldığı 'İstiklal Savaşında Garp Cephesi Nasıl Kuruldu' adlı eserdir. Yayınlanan birçok çalışmada, 'Hasan Tahsin'in ilk kurşunu attığı' iddiasının referansı olarak gösterilecektir. Ancak; R. Apak'ın eserinde Hasan Tahsin ile ilgili iddiayı bir 'söylenti' olarak değerlendirip 'ilk kurşun' konusunda kendisi için daha 'gerçekçi' görünen başka bir olasılıktan bahsetmesi genellikle göz ardı edilmiş, 'ilk kurşunla' ilgili metinde aktarılan 'yağız delikanlıya' dayalı anlatı yok sayılarak son derece 'seçici' bir tavır sergilenmiştir. Hasan Tahsin anlatısının kamuoyuna taşınması Yusuf Ziya Ortaç eliyle olmuştur; 'Hani bu kahramanın şehit düştüğü yerde yükselen heykeli' Y. Z. Ortaç'ın yazısını, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterliği 'dikkate değer' bulmuştur. 1950'lerden itibaren özellikle de 1960 darbesinden sonra, 'Hasan Tahsin'in 'ilk kurşunu' atarak Millî Mücadele'yi