Göz teması

Kalabalıktan korumaya çalıştığına kelebek kadar nahifti. Halkı iterek giden kadın polisin söylenenlere aldırış etmediği o düğünde. En sonunda yaşlı bir kadın dayanamıyor; "Kızım dikkat et biraz, ameliyatlı koluma vurdun, koruduğun sanki elmas madeni." Ne bayan milletvekili ne de polis, yaşlı kadınla göz teması kurmuyor, özür dilemiyor, geçmiş olsun demiyor, İnsanları bir tuğla yığını gibi iterek kendilerine yol açıyorlar. Düğüne gelenler arasında halktan çok az insan bulunmakta. Evlenen, bakanın oğlu. Bürokratlar da itilmekten nasiplerini alıyorlar. Biri yine söyleniyor, "Sanki vekilin incileri dökülecek, yol işte yürüyor." Çok sevdiği hoca hanımın sohbetine her hafta katılmaktaydı Sevilay. İlle de gözlerine bakarak dinlemeyi sevdiğinden erken gidiyor, saatlerce bekliyor, ön sırada oturuyordu. pushfn('ads'); Fakat marka giyimli zengin hanımlar hemen cemaat arasından seçiliyordu. Hoca hanım kendisiyle değil arkalarda da otursalar gayret sarf edip onlarla göz teması kurmaktaydı. Hatta göremediğinde ayağa kalkıyor, onlara bakarak konusunu anlatmayı sevmekteydi. Her aile bir araya geldiğinde. Bayramlarda, yeğenlerin düğünlerinde orta yaşlı adam ısrarla annesinin gözlerine bakmak onun da kendisine bakmasını ne kadar istemekteydi. Fakat masalların kötü adamı kendisiymiş gibi anne ve babası hep zengin oğullarının anlattıklarını ilgiyle dinlemekte idiler. Yurt dışına işçi olarak gidip bol para kazanan, şehirde birkaç evi olan bu oğlan o kadar kıymetli idi ki aile de. Onlar yaz tatilinde geldiklerinde küçük oğlan ve eşi şaşmaktaydılar. Neredeyse anne babaları kendilerine küsmekteydi. Onlar kadar akıllarını kullanıp zengin olmadıkları için. Gelininin "kontes" dediği o hiçbir işe elini sürmeyen kayınvalidesi kıyı bucağı, avluyu süpürüp en sevdikleri yemekleri yapmaktaydı. Kendi çocukları istediğinde itiraz etmekteydi. pushfn('ads'); "Hayır, o yemekler amcanların onlar gelince yiyecekler". Çekinip ürkerek, "Anne çocuktur az tadına baksın" diyecek olsa kayınvalidesi yüzüne bakmadan kendi kendine söylenmekteydi. Hayatı boyunca affedememişti ilkokul öğretmenini akademisyen Elif. Sınıfta zenginlere hayrandı. Bir şey bilmeseler de imtiyazlı gruptu onlar. En öne kürsünün bulunduğu kısma yerleştirmişti. Yoksullar en arkada idi. Elif ve arkadaşları orta grupta idi. Her ders zili çaldığında sınıfa girmek istememekte