Acımasız bir soykırım yaşanmakta doğada.
İnsan eliyle elbet.
Her yeri yakıp yıkmakta, kurutmakta.
Bir yakınımızın cenazesi için Konya' ya giderken geçtiğimiz güzergâh cehennem görüntüler içermekteydi.
Yemyeşil Geyve, Pamukova, Bilecik yangınlarını TVden izlerken dehşete kapılmıştık.
Fakat onların yanından geçerek görmek daha fazla acı verdi.
O kapkara, ayakta durmakta zorlanan yanmış, kömür olmuş ağaçları ile dağların ağıtları yüreklerimizi yaktı.
İnsanoğlu doğaya o kadar düşman ki; havayı, suyu, toprağı kirletmekte,
Tarım arazilerini yapılaşmaya açıp, ülkeyi yoksullaştırmakta,
Yanlış ve açgözlü sulamayla ekolojik dengeyi bozup gölleri kurutmakta,
Denizin dibini barutlarla havaya uçurup, balıkların soyunu bitirmekte,
Çöp adamlar, doğayı katletmekte.
Ormanlar, mesire yerleri, sahiller; insanlar dağıldıktan sonra bir mezbeleye dönüşmekte.
Pet şişeler, yiyecek artıkları, mangal külleri, naylon poşetlerle bir savaş meydanına dönüşen zaten çok az kalmış yeşil alanlarımızda çöp konteynerleri bol olarak bulunsa da, insanlar orta yerde çöp yığınları bırakmaktalar.
Bilinçsiz kesim, bir yemek uğruna ağaç diplerinde ateş yakarak hem yangın tehlikesini çağırmakta hem de alevlerden canlı yeşil ağacın rencide olup canının yanacağını düşünmemekte.
Yazın bunaltıcı sıcağında en büyük korunağımız serin bir ağaç gölgesi.
O bırakılan çöpler bazen rüzgârın sürüklemesiyle, köpeklerin eşelemesiyle tatlı su barajlarına değin karışıp içme suyumuzu da zehirlemekte.
İnsanoğlu kendi eli ile kendi soyunu kurutmakta.
Çöp konteynerleri doldu mu, gelirken getirmesini bildiğin malzemelerin çöpünü al yanında götür.
Senden çok kıymetli olan, herkesin hakkının bulunduğu doğaya zarar verme.
Konya' nın köylerini dolaştık, manzara yürek yaralayıcı.
Çocukluğumuzda, gençliğimizde Anadolu köyleri şırıl şırıl dereleri, gölleri, akarsu ve çayları ile bir sular diyarı idi.
Şimdi etrafını sarsarak çağıldayan dereler kurumuş, düğün kafilesini bunaltıp gelini atından düşüren ırmaklar çöle dönmüş.
Rengârenk balıkların oynaştığı göller kurumuş.
Bir yamacın başında yolcuları suvaran adım başı çeşmeler, kaynak sular kaybolmuş.
Eber Gölü, ince bir çizgi haline gelmiş.