Arzın şâdân olma umudu

Miladi takvimin ilk günü. Kimileri kutladı. Kimileri de sıradan bir gün saydı. Bense insanlardan çok arzın yaşlandığına dikkat kesildim. Nefes almakta zorlanan doğaya baktım sabahın ilk ışıklarıyla. Eskiyen yüzünde artık kalmayan takatini izledim. Toparlanabilir mi, rötuş atılabilir mi bu sarkmalarına, çekilmelerine, kalınlaşmalarına. Bir ur gibi arzın cildini delik eşik eden onca nükleer santralin, Öldürme kozmetiği onca bombanın, Yeşil hücreleri olan ormanlarını yitirip de yerine dikilen onca beton aksanla, Toprak ananın artık bu nüfusa ekmek yetiştiremediğini görüyorum. O kırış kırış yüz, nasırlı elleri ile kalsa iyi nasıl parçalanmış havasındaki temiz elementler. İçme suyu tükenmekte. Toprağı bir zehirli tarla; ne diksen, hastalık olarak dönmekte. Gelmişler ve kendi ölümlerine sebep olacağını bile bile zehri artırmakta insanoğlu. pushfn('ads'); Önceki gece kutlama yapıldı. Havai fişeklerin binlerce kuşun ölümüne, kulaklarını patlatmaya, sakat bırakmaya aldırmadan kahkahalar atıldı. Arzın yaşlılığı, küresel ısınma, iklim krizi dertleri bulunmakta evet. Metrelerce yükselecek okyanusların karaları yutup ülkeleri haritalardan sileceği uzun yıllardır konuşulmakta. İnsan acılarına aymazlık, bigânelik asıl onu kahretmekte. Kimi hanelerde en lüks yiyecekler yenilmeyip bile. Çöpe dökülürken. Mülteci çadırlarına dolan yağmurlar, çamurlar, selin sürüklediği moloz ve taşlarla kan ağlayan genç annelerle matemde yeryüzü. İsyan etmekte duyarsızlığa. O açgözlü hırsa, tamahkârlığa, doymak bilmez iğrençliğe ilenci ile iyice hastalanmakta. Yeryüzünün her karesi, canının her zerresi ateşle imtihanda iken. Acılarla baş edemez birer kalebent iken. Yoksulluğun tarihini yazanların diyarında. Zalim devler gibi köşe başlarını tutmuş hilekâr, mâkir marketler. Adamlar öylesine kendilerinden emin. Geleceği belirsiz ülkeleri daha fazla çökertmek için. Yoksul halkı daha fakirleştirmek için. pushfn('ads');