Balkon konuşmasını millet yaparsa...

Başlığımızı içine alan cümlemizi en başta kuralım.

Seçim sonunda balkon konuşmasını millet yaparsa, işte 31 Mart'ta yaptığı gibi yapar. Balkon konuşmaları geleneği sayın Erdoğan ile başladı ve bugüne kadar her seçim sonrası ekseriyetle benzer cümlelerle ve farklı vurgularla bu konuşmalar yapılageldi. Erdoğan, 2001'de kurduğu partisinin girdiği her seçimden sonra balkona çıktı ve kalabalığa zafer konuşmasını yaptı.

Anayasalar değişti, darbe girişimleri yaşandı. Değişmeyen tek şey Erdoğan'ın hemen hemen her seçimden sonra yaptığı coşkulu balkon konuşmaları oldu.(1)

Bu son balkon konuşması ise zafer değil, yenilgi konuşması oldu. Bu konuşma; 2007'de 47 oy alan partisinin güçlü lideri olarak yaptığı zafer konuşmasını hatıra getirdi. O zaman konuşmasının bir yerinde sözü, farklı tercihte bulunan vatandaşlara getirerek şöyle konuşmuştu:

"Demokratik tercihini AK Parti'den yana kullanmayan değerli vatandaşlarıma da seslenmek istiyorum; sizin sandıkta verdiğiniz mesajı da anlıyorum. Lütfen, müsterih olun. Kime oy vermiş olursanız olun, oylarınız bizim için değerlidir."

Ama hiç de öyle olmadı. Geçen 17 yıl içinde köprülerin altından çok sular aktı...

Köprüler yapıldı, köprüler atıldı..

Ve nihayet 2016 karanlık darbe girişimi..

Ve ittifaklar dönemi..

Cumhur İttifak'ında güç zehirlenmesi..

Kendilerine hak bildikleri ittifakı; başkalarında haksızlık olarak görmeleri, millet ittifakına "şer" ve "zillet" demeleri, "hain" yaftasını yapıştırmaları..

Geçen yıl yapılan genel seçim ile bu yılki 31 Mart mahalli idareler seçimi arasındaki fark, her açıdan inanılmaz dereceye ulaştı. Siyasetçilerin adeta nutku tutuldu. İster istemez bu tutukluk; nutuklara, yani balkon konuşmalarına da yansıdı.

Zira siyasî liderlerin balkon konuşmalarını yaptıkları aynı anda (teşbihte hata olmaz) milletin balkon konuşması bütün ihtişamıyla devam ediyordu. Milletin balkonu da topyekün ülke sathıydı. Geçen genel seçimlere nazaran çok farklı renklere bürünmüş Türkiye haritasıydı.

"Kurt yediği ayazı unutmaz" atasözümüzün harika özetlediği gerçeğe göre; insanlar bazı zamanlar zorluklar yaşayabilir ve bu zor zamanlarında kendilerine nasıl davranıldığını unutmazlar.