Demokrasi sil baştan

Demokratlık aslında bir partiye münhasır görülmemeli artık. 1946 sonrası çok partili döneme geçişte meydana çıkan Menderesli DP ile Demirelli AP dönemleri müstesna elbette..

Hakkı, hukuku, adaleti, hürriyeti ve demokrasiyi hayata geçirmek artık bir partinin yapacağı iş olmaktan çıktı. Hele ki adı "başkanlık sistemi"olan tek adam rejimi bile tek partiyle yürütülemiyorsa..

Eskiden seçimden sonra hiçbir parti tek başına hükümet kurma gücünü elde edemeyince koalisyon hükümeti kurulurdu. Şimdi artık koalisyon da seçimden önce kuruluyor. Ve artık muhalefet de koalisyona, yani ittifaka mecbur bırakılıyor.

On bir yıl önce bu köşemizde, hakikat şairi Mehmed Akif'in hakîki Müslümanlık üzerine olan iki mısraına nazire kabilinden şöyle demiştik: "Kaç hakikî demokrat gördükse makberdedir. Demokratlık bilmem ama, şimdilik seferdedir."

Bunu bize söyleten de; her canipten demokratlığa indirilen askerî ve sivil darbeler ile demokrat çizgiyi görünmez hale getirme gayretleri olmuştu. Bilhassa 28 Şubat postmodern darbesinden sonra, demokratları tamamen sindirme ve yoketme gayretleri sivil ve sinsi planlarla daha acımasız ve daha münafıkane tezgâhlanmıştı.

Ölümü göstererek sıtmaya razı eden 28 Şubat sürecinden sonra; ülkemizin ve milletimizin çare diyerek, çözüm diyerek sarıldığı yeni siyasî oluşumun ulaştığı son merhale de işte bugünkü başkanlık sistemi oldu.

Benzeri hiçbir ülkede olmayan şekliyle işletilen bu sistem; demokratlığın, hürriyetin, hak ve adaletin canına okudu; tek adam ve tek zihniyetle varlığını sürdürdü, sürdürüyor.

Hükümet namıyla aslında devlet ve rejim olarak varlığını sürdüren tepedeki bu ittifaka karşı sivil ve demokrat ittifaklar artık kaçınılmaz olmuştur. Bu arada; "din, vatan ve millet namına" Yeni Asya'nın da desteğine mazhar olan DP'nin de bu ittifaklar sayesinde parlamentoda temsil edilir olduğunu unutmayalım.

Misyonu da adı gibi demokrat olan bu parti (DP), kendisini parlamentoya taşıyan farklı misyon sahibi partilerin bu demokratik refleksinin kıymetini bilmiş, onları takdir etmiş ve her vesileyle onlara olan vefa borcunu unutmamıştır.

Önümüzdeki mahalli seçimde de demokratlığını, hürriyetperverliğini ve hakperestliğini göstererek, yerine göre muhalefetin güçlü adayından yana desteğini esirgemiyecektir. Bu hususta Yeni Asya gibi köklü ve güçlü bir fikir akımını da yanında bulacaktır.