Cağaloğlu, İstanbul fikir akımlarının merkeziydi - Gazete, dergi ve matbaalara ev sahipiği yaptı

"Zübeyir Ağabey daha İttihad kurulmadan önce bile, "Kardeşim tek bir oda da olsa Cağaloğlu'nda bir yerimiz olsa" diye bir hasretini belirtirdi. Çünkü Cağaloğlu, İstanbul'da fikir akımlarının, cereyanların merkezi idi.

GÖRÜŞ - MİKAİL YAPRAK
emailprotected

Gerçi İstanbul'a ve dolayısıyla da ülkemize ve hatta dünyaya bakan boyutuyla Cağaoğlu'nu yeniden canlandırmak, yeniden kültür ve sanat merkezi haline getirmek; devlet ve hükümet destekli plan ve proje işidir. En başta da Fatih Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yakın alâkasına bağlıdır.


Cağaloğlu'ndaki mağazamızın sorumlusu Mustafa Bayram kardeşimiz, yıllardIr Risale-i Nurların "bekçi" liğini yapıyor.

Bu bakımdan meselenin bu boyutunu geçip, sadece bizim neşriyatımız bağlamında bir canlandırma arzumuza, talebimize ve duamıza siz değerli okurlarımızı iştirak ettirmek adına; dünden bugüne Cağaloğlu'yla olan bağımızı hep beraber hatırlamaya çalışalım.

Merhum Zübeyir Ağabey de Cağaloğlu'na çok önem verirdi. Merhum Mehmet Kutlular Ağabeyin hizmet hatıralarından ibaret olan "İşte Hayatım" kitabında da buna yer veriliyor. Bilhassa birinci ağızdan şu ifadeler oldukça manidar:

HER GRUBUN YERİ VARDI

"Zübeyir Ağabey daha İttihad kurulmadan önce bile, "Kardeşim tek bir oda da olsa Cağaloğlu'nda bir yerimiz olsa" diye bir hasretini belirtirdi. Çünkü Cağaloğlu, İstanbul'da fikir akımlarının, cereyanların merkezi idi. Her grubun, bir takım yalan-yanlış grupların, orada yerleri vardı.


Anadoludan ve İstanbul'un çeşitli ilçelerinden Cağaloğlu'na gelenleri Mustafa Bayram bir çay ikram etmeden bırakmıyor.

"Gençler oralara gidip yanlış şeylere saplanıyorlardı. Zübeyir Ağabey, "Yani biz de orada böyle bir yer açsak, iki top kâğıt atsak, görünüş olarak 'Bunlar da kâğıtçılık yapıyor' diye; ama asıl orada, gelen gidenle ilgilensek" diyordu.


Cağaloğlu'nun nam-ı değer caddesi Bab-ı Ali, bütün gazete ve dergilerin binalarına evsahipliğini yapmıştı.

"Ve ondan sonra Cenâb-ı Hak bize orada bir gazete binası verdi. Hakikaten de o günün şartlarında gazete çok büyük hizmet etti, uğrak yeri oldu. Merkezîleşti.


Yeni Asya Gazetesi 21 Şubat 1970'te günlük olarak yayın hayatına başladı.

"Sanıyorum, diğer İslâmî hareketlerin, bir ölçüde istikrarlı ve istikametli gitmesinde de fonksiyonu oldu; bilhassa sonraki sosyal olaylarda..

"Binamız, sadece Nur Talebelerinin uğradığı bir yer değildi; diğer İslâmî cemaatlerin mutedil olanlarının da danışma yeri gibiydi. 1968-1969'a kadar İstanbul'da Mahmut Efendi de dahil, onun yakın adamlarının, daima bizimle irtibatları vardı. Birçok meselede bize danışırlardı. 1969'dan sonra dengeler biraz bozuldu: MNP'nin kurulması ve siyasal İslâm anlayışının yaygınlaşması sonrasında..."


24 Ekim 1967'de yayına başlayan İttihad gazetesi, 7 Haziran 1971'de sıkıyönetim tarafından kapatıldı.

Cağaloğlu havasını soludum

Geçen yıl Kasım ayının ilk haftası içinde; hem toplantılar, hem de ailevı ziyaretler vesilesiyle İstanbul'daydık.

Her vesileyle hatırladığım ve gözümde canlandırdığım Cağaloğlu'na gidip mevcut halini görmek arzusu da bilvesile tahakkuk etmiş oldu. Bir anda kendimi, Bâbıâli'yi de kucaklayan Cağaloğlu'nda buluvermiştim.

Bu sokakları gezerken eskinin izlerini beyhude arayıp durdum: Şeref Efendi Sokağı, Molla Fenari sokağı, Hamam Sokağı ve Cemal Nadir Sokağı..


Cağaloğlu Kitap-Satış Mağazamızın 10 Mayıs 2008'deki açılış davetiyesini Mehmet Kutlular imzlaamıştı.

Merhume Şule Yüksel Şenler ablamızın, Bâbıâli'de çıkan üç gazeteyi şiirle şöylece yâd ettiğini o gün bugündür hiç unutmadım:

"Babıâli'de Sabah oldu, Bugün gündüzdür. İttihad âleme nur saçan aydın yüzdür."

Bâbıâli ve Cağaloğlu hakkında sadece internete düşen kadarıyla bile epey bilgiye sahip olabilirsiniz. Mehmed Şevket Eygi'nin 1966'da "Bugün" gazetesini orada çıkarmaya başladığını, daha sonra 1968'de "Babıali'de Sabah" gazetesini satın aldığını internetten öğrenirsiniz. Kadrosunda Necip Fazıl Kısakürek, Şule Yüksel Şenler ve Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu gibi tanınmış isimlerin olduğunu da..

Bizim gibi İttihad Gazetesi'yle basına âşina olanlar ve o gözle olaylara bakanlara ne Bugün ve ne de Sabah zaten yabancı gelmez.

Bâbıâli, devletin de idare edildiği merkez olduğu için haberin kaynağı da orası oldu. Gazeteciler herhangi bir konuda doğru, ayrıntılı haber almak istedikleri zaman Babıâli'ye gidiyordu. Bu sebeple, gazeteler ve gazetelerin basıldığı matbaalar, semte de ismini veren civarında kurulmaya başlandı.

Gazeteciler Cemiyeti'nin önündeyim - Her vesileyle hatırladığım ve gözümde canlandırdığım Cağaloğlu'na gidip mevcut halini görmek arzusu da bilvesile tahakkuk etmiş oldu. Bir anda kendimi, Bâbıâli'yi de kucaklayan Cağaloğlu'nda buluvermiştim.

Muharrir kadrosuna bir bakın

Sırat-i Müstakim ve Sebilürreşad dergileri de buradaydı. Birinci dönem Sebilürreşad'ın muharrir kadrosuna bakıldığında Said Nursî, Mehmet Akif, İzmirli İsmail Hakkı, Said Halim Paşa, Babanzade Ahmed Naim, İsmail Fenni ve Eşref Edib en önemli isimler olarak karşınıza çıkardı.


Cemal Nadir Sokağı matbaa dükkanlarıyla doluydu.