Borçlunun duası

Daha öncekilerin yorumlarında "devam" diyen okuyucularımızın hatırı için, bugün yine köşemizi kıssadan hisselere ayırmış olalım.

Osmanlıda bir vezir, şehirdeki muhaçlara borç para dağıtır, geri ödeme tarihini soranlara da, "Sultanımız ne zaman vefat ederse, o zaman borcunuzu geri ödersiniz" cevabını verirdi. Bu hadise sultanın kulağına gider ve sultan vezirini huzuruna çağırır. "Duyduklarım doğru mudur" diye sorar. Vezir, "evet sultanım doğrudur" dedikten sonra, öyle demesinin hikmet ve sebenini şöyle açıklar:

"Sultanım, borç süresi çabuk gelir geçer. Halbuki borçlu bu sürenin uzadıkça uzamasını ister. Bundan dolayı da sizin ömrünüzün uzun olmasına dua ederler. Ve borçlunun duası makbul bir duadır.

FÂNİ DÜNYA İŞTE!

Bir adam kerpiç çamuru karıyordu. Yanına yaklaşan bir yabancı seyyah sordu:

-"Ne yapıyorsun"

-"Görüyorsun, kerpiç çamuru karıyorum; fâni dünya işte; üç beş kuruş bundan kazanıyorum!"

-"Peki, sırtındaki tulum nedir"

"Çamuru kararken, nasıl olsa zıplayacağım. Böylece yoğurdu yayıklıyorum! Yoğurttan çıkan yağı götürüp pazarda satıyorum. Eh, üç beş kuruş da bundan kazanıyorum. Ne yapalım, fâni dünya işte!"

-"Peki başındaki kukuletanın püskülü neden uzun ve sallanıyor"

-"Burası ekin tarlası; havaya zıplarken kargaların tarlaya zarar vermesini engelliyorum. Fâni dünya işte, üç-beş kuruş da bundan kazanıyorum."

-"O elinde döndürdüğün nedir"

- "Elimdeki kirmen. Komşuların yünlerini eğiriyorum. Onlar da ücretini ödüyor. Ne yapalım, fâni dünya işte; üç-beş kuruş da bundan kazanıyorum."

-"Peki, dudaklarını oynatıp, bir şeyler mırıldanıyordun"

-"Hazır bu işi yaparken boş durmayayım; Yasin, Haşir, Bakara gibi ezbere bildiğim sûreleri okuyorum. Ne yapalım, fâni dünya işte!"

-"Yahu arkadaş, ya bir de dünya fani değil, bâki olsaydı daha neler yapardın kim bilir!"

BUZAĞININ İPİNİ GEVŞETMEK

Şeytanın planının ne kadar zayıf olduğuna dair eski kitaplarda şöyle bir hikayeye yer verilir: