Yakışanı yapsak

Siyasette kantarın topu kaçtı. Türkiye siyaseti Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana böyle bir dönem yaşamadı.İnsanımız, dayanılmaz ekonomik yaşam koşullarının ağırlığı altında ezilirken, siyaset terminolojisindeki seviye yerlerde sürünüyor.TBMM'de ki komisyon toplantılarındaki yaşananları izlerken, vah ülkem vah diye iç geçiriyoruz. Bırakın bizleri, çocuklar ve torunlar ebeveynlerine soruyor. Baba, dede şerefsiz ne demek. Buyrun 7-8 yaşındaki bir çocuğa bu kelimenin ne anlama geldiğini anlatın.Geçmişte siyasetin bir seviyesi vardı. Her türlü eleştiriler yapılır, kesinlikle çirkin bir ifade, hele hele hakaret içeren bir söz kullanılmazdı.Rahmetli İsmet İnönü, Ecevit, Demirel, Erbakan, Erdal İnönü gibi liderlerden yıllarca tek kelime kötü bir söz duyan olmamıştır.Yirmi yıllık AKP iktidarında bu hakaretler havada uçuşuyor. Siyasiler arasında binlerce hakaret davaları açılıyor ve açılmaya devam ediyor.İktidar mensupları her türlü ifadeyi kullandıklarında adli sorun bulunmazken, iktidara özgü değil hakaret, eleştiri bile hakaret kabul edilip cezalar yağdırılıyor.TBMM'de İçişleri bakanlığı bütçesinin görüşüldüğü komisyon toplantısında yaşananlar hepsinin üzerine tüy dikti.İçişleri Bakanı Sayın Soylu, CHP'li üyelerin soruları karşısında sinirlenip, hem üyelere hemde CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu'na "şerefsizdir"diyerek hakaret etti.Sayın Erdoğan, grup toplantısında, Sayın Kılıçdaroğlu'na "Haysiyet fukarası, sefil, zavallı, namert, kifayetsiz" diye hakaret ediyor. Söze devamla,"Söyleyeceklerim ağır olacak ama hepsi de muhatabının hak ettiği tespitlerdir"diyor.Türk siyasetinin beyefendisi, söylemlerinde kullandığı her kelimeyi tartarak kullanan, naif bir insan olan CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu'na, TBMM'deki komisyon toplantısında sarf ettiğiniz o talihsiz hakaret