Gençler göreve

CHP, seçimlerde beklemediği bir sonuçla karşı karşıya kalma şokunu bir türlü atamadı. Yorumcular ve anket sonuçları, Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu seçimi kazanamayacağı uzun süre dile getirilmesine rağmen, adaylıkta ısrar etti.

Kemal bey, millet ittifakını oluştururken, aklında adaylık konusu varmıydı bilinmez. Millet ittifakı toplantıları ilerledikçe, CHP genel merkezindeki yerleşik yıllanmışlar ve danışmanlar Kemal Bey'in aklına girerek bir şekilde aday olmaya ikna ettiler. Yıllardır genel merkezi ablukaya alan bu efendilerin tek amaçları vardı. Kemal Bey kazansın, bizler de genel merkezdeki koltukları koruyup, ilçe belediye başkanlarını atayalım. Bu beylerin başka ne gibi özellikleri olduğunu, ne parti örgütü ve ne de taban yıllardır bir türlü anlayamamıştı.
Bu beyler, genel merkezi yıllardır bloke ettiklerinden, örgüt ve taban için yönetimdeki bu tıkanma nedeniyle ileriye dönük umutları da yok olmuştu.

Kemal Bey, adaylık konusunu benimseyince, masadaki oylamayı garanti etmek için bir atılım yapması gerekiyordu ve onu parti kesesinden yaptı. Halkta karşılığı olmayan dört partiye, CHP listelerinden 39 kontenjan verdi. CHP Genel Merkezde ki bu yıllanmışlar, bu ulufe dağıtılırken sayın Genel Başkan bu dağıtım partiye büyük zarar verir diyebildiler mi

Seçimler bitti, CHP'nin yüzde 25 oy oranında çok fazla bir artış olmadı. Demek ki, bu muhafazakar partilerin seçimlerde hiç katkıları olmamıştı. Çankaya listesine eski bir bakanın listeye konulması, 100 yıllık partinin yüreğine bir hançer gibi saplanmıştı.

Merkezin yıllanmışları buna karşı durabildiler mi

Kemal Bey, CHP Genel Başkan olduğunda, partinin yıllardır aldığı oyların artmaması dikkatini çekti. Sosyal Demokrat CHP asla 25'i aşamıyordu. Partinin bu oranları aşabilmesi,muhafazakar kesimlerden devşirmelerle mümkün olabilir diye düşündü. CHP yavaş yavaş sağ muhafazakar bir partiye doğru evrilmeye başladı. CHP kuruluş ilkelerini yitirmekle kalmadığı gibi,Cumhuriyet'in temel direği "LAİKLİK" kelimesi bile dillendirilmiyordu.

Bu evrilmeye parti içindeki Ulusalcılar ve sosyal demokratlar karşı duruyorlardı. Bunlar bir şekilde susturulmalı idi. Çözüm için yöntem bulundu, ulusalcılar ve sosyal demokratlar zaman içinde yavaş yavaş partiden dışlandı. Bu dışlanma, gelecek kongrelerde Kemal beye karşı aday çıkmasını da önlemiş olacak ve parti dikensiz gül bahçesine dönecekti.

Kemal bey, ülke siyasetini değil ama, parti içindeki siyaseti çok iyi öğrenmişti. Artık rakipsizdi. Girdiği tüm seçimleri kaybetmesine karşın görevi bırakmaya niyetli olmadığı gerçeği ortada.

Cumhurbaşkanlığı seçim mağlubiyetinden sonra, "mağlubiyetin suçluları ayağa kalkın" denildiğinde, CHP yönetiminde hiç suçlu yoktu. Herkes sus pus.

Peki sorumlu kimdi Hesabı kim verecekti Hesabın tümünü Kemal beye yükleyip, tüm yönetici kadrosu kenara çekildi. Seçmenin, 100 kazanılacak bir seçimin kaybedilmesi, partide değişim rüzgarları estirmeye başladı. Kemal bey bu mağlubiyet sonunda mutlaka ayrılır diye düşünenler büyük bir hayal kırıklığı yaşadılar. Kemal Bey, devam dedi! Yıllardır Kemal beyin eteğinden ayrılmayanlar, bir anda değişimci oldular. Sonunda Kemal Bey, kimin ne olduğunu anladı ama iş işten geçmişti.

Seçim mağlubiyeti, örgüt ve tabanda büyük bir ümitsizlik yaratmıştı. Önümüzde çok önemli yerel seçimler vardı. Değişim sesleri iyice yükselmiş ve gruplaşmalar daha net otaya çıkmaya başlamıştı.