Amerika giderek daha da yaptırım sever bir devlet oldu. Özellikle Soğuk Savaş sonrasında çıkarına gelmeyen her şeye bir yaptırım uydurdu. Koyduğu yaptırımlarına uymayan, diyelim ki İran'la ticaret yapan ülkeleri de bir yolu bulup cezalandırdı. 2017'de de Amerika'nın Düşmanlarına Yaptırımlarla Karşı Koyma Yasası (CAATSA) ile de hukuken hiç hakkı olmadığı halde üçüncü ülkelere, şirketlere ve kişilere karşı ikincil yaptırımlar uygulamayı "kurumsal" hale getirdi.
Yapılan araştırmalar dünyada geçerli olan tek taraflı yaptırımlardan dörtte üçünün Amerika tarafında uygulamaya konduğuna işaret ediyor. En çok ikincil yaptırımı da tabii ki Amerika uyguluyor. Yani kendi egemen iradesini diğer tüm egemen iradelerden üstün görüyor, kabaca ben doğru buluyorsam, çıkarıma diyorsam size söz düşmeze getiriyor. Dünyayı bir tür feodal cendereye sokmaya çalışıyor. Kimse memnun olmasa da ABD başkanları ve yasama organları bildiğinden vazgeçmiyor.
ABD'nin bu tavrından en başta AB mutsuz ama aynı zamanda çaresiz. Başkaları gibi onların da ABD pazarına ve koruyucu, caydırıcı askeri desteğine ihtiyaçları var. Diğerleri ise bir yandan pazarlık edip öte yandan yeni bir düzen kurma peşinde. Mesela BRICS dolar hegemonyasını aşmaya dönük bir adım. Dünya Ticaret Örgütü'ne alternatif yapı kurmak da gündemde. AB güvenlik mimarisinin önemli ayağı olacağı anlaşılan SAFE de sonuçta bu amaca, Amerika'dan otonomi kazanmaya hizmet edecek.
Belli ki Türkiye de bu karmaşık küresel denklemler içinde kendine çıkarlarını optimum düzeyde koruyacak bir yer edinmek zorunda kalacak. Yaptırımlara, Hindistan gibi yüzde 500'lük gümrük vergilerine maruz bırakılmadan, Amerika pazarından dışlanmadan, fakat Amerika'nın keyfi müdahalelerinden kendini elinden geldiğince koruyarak hareket etmek durumunda olacak.
İşi hiç kolay değil. Çünkü hem bundan sonrası hem de geçmiş için çaba harcaması, CAATSA başta olmak üzere yaptırımlardan kurtulması gerekiyor. Şansı küresel güvenlik mimarisi içinde artan askeri teknolojik gücü, diplomasisi, siyasi ağırlığıyla Trump Yönetimi'nin bölgesel vizyonunda kendine yer bulması. Gazze'den Suriye'ye, Libya'dan Somali'ye çoğumuz farkında olmasa da kilit ve oyun kurucu bir ülke haline dönüşmesi, Ukrayna ve Rusya arasında arabuluculuk yapması.
Şansızlığı ise Avrupa'nın belli başlı devletlerinin teşviki, Rusya'nın Ukrayna'da uzlaşmaya yanaşmamasıyla Amerika'nın geçtiğimiz günlerde iki Rus petrol şirketine, Rostneft ve Lukoil'e yaptırım uygulamaya başlaması, başkalarından da bu yaptırımlara uymalarını talep etmesi, hepsinden önemlisi de bu tür yaptırımlardan petrol fiyatlarındaki artış ve pazar sapması nedeniyle Amerikan sermayesinin doğrudan karlı çıkması, rekabet gücünü arttırması.

9