Trump 2.0'a hazır mıyız

Donald Trump gelecek yıl başından itibaren görevi Biden'dan devralmaya, onun deyişiyle eski başkana kovuldun demeye hazırlanıyor. Geçtiğimiz hafta Güney Carolina'da oyların yüzde 60'ını alarak ard arda dört eyalette birden kazandı. Gelecek hafta da 16 eyalette aynı performansı sergilemesi bekleniyor. Partisi belli ki onu destekliyor, hakkında açılan her dava gücünün pekişmesine yol açıyor.

Demokratların kerhen adayı Biden ise benimsediği politikalarının yanı sıra yaşı, gafları ve hafızasıyla kendi seçmenine bile güven vermiyor. Eğer azı hukuki, çoğu siyasi davalardan ya da siyaset dışı başka nedenlerden dolayı devre dışı kalmazsa Trump'ın yeni ve daha güçlü iddialarla Ocak ayı itibarıyla dünyanın en etkili ve aynı zamanda sorun çıkartma potansiyeli en yüksek ülkesinin başkanlık koltuğuna oturması kesin gibi.

Onu ve siyasetini yakından takip edenler 2.0 sürümüyle gerçekleştireceği başkanlığının Amerika için iyi olmayacağına, ülkenin her anlamda içine kapanacağına, göçten cinsel tercihlerin yönetilmesine Hristiyan değerlerin ön plana çıkacağına, Amerika'nın caydırıcılığının dolayısıyla da hegemonyasının erozyona uğrayacağına ve Ukrayna'daki savaşın Rusya lehine sonuçlanacağına inanıyorlar.

Haksız da sayılmazlar. Trump seçim sathında yaptığı açıklamalarla pek çok Avrupa liderinin uykusunu şimdiden kaçırdı. NATO'ya yeterli katkıda bulunmayana koruma yok dedi. Trump'ın bir önceki dönemdeki performansını dikkate alan AB de başımın çaresine nasıl bakarım diye düşünmeye başladı. Bunu sonucunun stratejik otonomi olması, 1945'den günümüze var olan Avrupa üstündeki Amerikan hegemonyasının sonunu getirmesi olasılığı güçlü.

Ayrıca Politico, New York Times, Washington Post benzeri mecralarda çıkan haberlerden Trump ve yakın çevresinin bu kez dersini iyi çalıştığı, geçiş döneminde yapılacaklardan bürokrasinin mutlak kontrolünün nasıl sağlanacağına kadar pek çok alanda yeni taktik ve stratejiler geliştirdiği anlaşılıyor. Heritage Foundation, The Center for Renewing America gibi düşünce kuruluşları da zaten onun başkanlığı için siyaset kağıtları üretiyor.

Amerika da, dünya da kaygılı. Samimiyeti konusunda şüpheler olsa da Putin dahi Biden'ı tercih ettiğini açıkladı. Ne de olsa elinde büyük yaptırım gücü olan, bazı durumlarda sessiz kalması dahi sorunlara yol açan Amerika'nın başına ne diyeceği, ne yapacağı öngörülemez bir lider geçecek. Ülkesini ve ülkesinin dünyayla ilişkilerini bildiğimiz, alıştığımız normların ve prensiplerin dışında yönetecek, en azından yönetmek için çaba harcayacak.

Geçmişteki performansı dikkate alındığında kibar ve diplomatik de olmayacak. Muhataplarına ağır mektuplar yazıp, sonra yayınlayacak. Buluştuğu liderlere tatsız şakalar yapıp kendi gücünün ne kadar tartışmasız olduğunu ispatlamaya çalışacak. Çok olasıdır ki İsrail'in genişleme, Filistin sorununu göçle, zorla, soykırım benzeri eylemlerle çözme teşebbüslerine Biden ve ondan önceki yönetimlerden çok daha tavizkar yaklaşacak.