Neden sadece Türkevi, THY ve Türk iş insanları
New York Belediye Başkanı Eric Adams'ın başına gelenleri eminim okumuş ya da izlemişsinizdir. Kendisi THY ile ucuza uçmaktan, sınıf yükseltme imkanlarından yararlanmaktan, seçim kampanyasına Türk aracılar vasıtasıyla yasa dışı para aktarılmasından sorumlu tutuluyor. Adams'ın buna karşılık Türkevi'nin yangından korunma sistemlerinin eksikliğine rağmen iskanına onay verdiği iddia ediliyor.
Perşembe günü hakkında hazırlanan 57 sayfalık iddianame açıklandı, Cuma günü de Adams ön duruşmaya katılıp suçsuz olduğunu hem hakime hem de dünyaya ilan etti. New York Times önümüzdeki haftaki duruşma için avukatlarının savunma yapacaklarını, savunmanın davanın saçmalığı üstüne yoğunlaşacağını yazdı. Gazetenin editörleri ise Belediye Başkanı'nın muhtemelen Kasım'daki başkanlık seçimlerinde Harris yara almasın diye istifa etmesini istedi.
Başka bir deyişle New York Times diğer pek çok medya organı gibi dava bitmeden şehrinin belediye başkanının suçluluğunu kabullendi, Türklerle ilişkilerini, İstanbul'da bir otelde ağırlanmasını, bir Türk iş insanı ile yemek yemesini suçunun yeterli kanıtı olarak gördü. Her nedense İsrail'e gitmesini sadece ağlama duvarında taktığı şapka yüzünden eleştirdi. Normal şartlar altında haber yaparken kılı kırk yaran muhabirleri savcının yazdıklarını benimsedi.
Doğrusunu isterseniz Adams'ın ülkesinin yasalarına göre suç işleyip işlemediğini bilmiyorum. Aslında suç işleyip işlememesini de umursamıyorum. İşlediyse de cezasını kendinden önceki belediye başkanları gibi çeksin. Bizim iş, siyaset, bürokrasi ve diplomasi erbabının iş yapma stili dahi ilgimi çok çekmiyor. Belki onlar da hata yaptı, belki dostluk maraz doğurdu ya da siyasete yatırım yaptıklarını düşünüp başlarını derde soktular. Bazıları da anlaşılan boyundan büyük işlere kalkıştı, sonuçlarını düşünmeden siyasi simsarlığa soyundu.
Dünyada bunca sorun varken, Ukrayna savaşı derinleşirken, Lübnan'da ve Gazze'de insanlar orantısız şiddetle ve temel savaş kuralları çiğnenerek öldürülürken, Hizbullah Lideri Nasrallah hedef alınmışken, bu çatışma da tırmanma, bölgeselleşme riski taşırken bana Amerika'daki bir şehrin belediye başkanı hakkında yazdıran bütün suçların Türkiye üstünden işlenmiş olması, Türkiye'nin suçun tek unsuru olarak gösterilmesi ve hedef tahtasına oturtulması.
Ayrıca iddianamenin zamanlamasını da manidar bulduğumu itiraf etmem gerek. Tam da BM Genel Kurulu devlet, hükümet başkanları düzeyinde toplanırken, Türk delegasyonu ve ana muhalefet partisi toplantılarından çoğunu Türkevi'inde yaparken bu olayın patlaması ne yalan söyleyeyim bana pek tesadüf gibi gelmedi. Yanılıyor olmayı çok isterim ama bu dava Adams kadar Türkiye'yi de hedef alıyor gibi duruyor.