İsrail ne yapmak istiyor
Başbakan Netanyahu ile Savunma Bakanı Katz'a göre Dürzileri korumak istiyor. Bu nedenle de aklına estikçe, Suriye'nin karmaşık etnik ve siyasi yapısı fırsat yarattıkça Suriye'yi bombalıyor. İki gün önce Şam'daki başkanlık sarayı yakınlarına saldırdı, yeni rejimi kendince uyardı.
Daha sonra bir grup Dürzi militan ile rejim güçleri arasında çıkan çatışmayı bahane edip tekrar saldırdı. Ondan önce de Esad rejiminin silah depolarını, askeri tesislerini, liman ve hala yüzen bir kaç gemisini vurmuştu. Daha da önemlisi Golan Tepeleri'ndeki işgalini genişletmiş, güçleriyle Şam'a yakınlaşmıştı.
Tecrübem ve bilgim önyargıya dönüşüp beni yanıltmıyorsa İsrail'in derdi ne güvenliği ne de bir kısmı vatandaşı da olan Dürzilere duyduğu derin sevgi. Zaten "komşusunda" kurulan düzenin İsrail için tehdit oluşturamayacağını görmek için kimsenin strateji dehası olması gerekmiyor.
İsrail'in güvenliği 7 Ekim Hamas saldırısı sayesinde şimdiye kadar hiç olmadığı kadar sağlam temeller üstüne oturuyor. Hamas ve Hizbullah büyük ölçüde tasviye edilmiş, İran Suriye'den ve hatta Lübnan'dan çıkartılmış bulunuyor. 13 yıllık her anlamda yıkıcı bir iç savaştan çıkan Suriye'nin arkasında kim olursa olsun kendini toparlaması zor.
Türkiye'nin de Suriye'deki derdi İsrail değil. PKK'yı tasfiye etmek, eline geçirdiği tarihi fırsatı kullanmak istiyor. Oldum olası karşı çıktığı İsrail'in genişlemeci politikaları, insancıl hukuk ihlalleri. 1948'den bu yana İsrail'in varlığına ilişkin bir sorunu olmadı, BM müktesebatının ötesinde bir talepte bulunmadı.
Hamas saldırısı sonrasında dahi İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği çizgisini takip etti. İçeride vuku bulabilecek Anti-Semitik çıkışlara karşı tedbir aldı. Ticareti kısmakta bariz bir şekilde çekimser davrandı. Siyasetin üslubu dahi geçmişle karşılaştırıldığında mutedil kaldı.
Normal şartlar altında İsrail'in Türkiye'nin Suriye'deki varlığından rahatsız olmaması, tam tersine Türkiye'nin bu ülke üstündeki etkisini kendi açısından faydalı bulması gerek. Ama belli ki İsrail'in fanatik yöneticileri zamanın ruhunu ve ülkelerinin uzun erimli çıkarlarını kavramakta zorlanıyor.
Suriye'yi istikrarsızlaştırmanın, Türkiye ile kriz çıkartmanın ve tabii ki Amerika'yı yanlarına çekmenin hesabını yapıyor. Nihai hedefleri muhtemelen genişleme. Suriye parçalanırsa hem kendilerinin daha güvende olacaklarını, hem de toprak anlamında pay kapacaklarını düşünüyorlar.
Yani Türkiye ile Suriye üstüne ve Suriye üstünden bir satranç oynuyorlar. Piyonları zorlayıp Türkiye'yi hata yapmaya teşvik ediyorlar. Fakat Türkiye'nin hata yapmaya, dahası İsrail ile oyun oynamaya niyeti yok. Açık açık biz çatışma istemiyoruz diyor, muhatap olarak Amerika'yı alıyor.
Bana kalırsa başarılı da oluyor. Bakü buluşmasından Amerikan asker ve malzemelerinin Suriye'deki bazı mevzi ve kasabalardan çekilmesine kadar pek çok şey bu başarının tescili niteliğinde. Ankara'da birileri heyecana kapılmazsa, duygular hesapların önüne geçmezse başarının pekiştiğini göreceğe benzeriz.