İki önemli gelişme

Son bir kaç gün içinde Türkiye'yi etkiyebilecek iki önemli gelişme yaşandı. İlkinde, İran Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanını taşıyan helikopter düştü, pilotlar da dahil herkes öldü. İkincisinde, Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı İsrail ve Hamas yetkilileri hakkında dava açmak, ondan önce de tutuklama emri çıkartmak için mahkemeye başvuracağını açıkladı.

Neyse ki ilk anda İsrail ya da Amerika'nın marifeti olabileceğini düşündüren düşme olayının çok geçmeden kaza olduğu anlaşıldı. En azından İran yetkilileri tarafından öyle sunuldu ve Türkiye'yi ciddi şekilde etkileyebilecek bölgesel çatışma riski ortadan kalktı. Kullanılan helikopterlerin eskiliği, bakımsızlığı ve hava şartlarının olumsuzluğu da kaza senaryosunu makul kıldı.

Gerçek neden muhtemelen yapılacak teknik analizlerden sonra anlaşılacak. Belki açıklanacak, belki de İran devletinin derin sırlarından biri olarak saklanması uygun bulunacak. Ancak belli ki İran bu olayı fırsata çevirip İsrail ya da Amerika ile doğrudan hesaplaşmayı kendisine politika olarak benimsemeyecek. Türkiye de bu nedenle zor durumda kalmayacak.

UCM Savcısı Khan'ın açıklaması içinse aynı şeyi söylemek kolay değil. Eğer sunduğu iddianame mahkemece kabul edilirse Türkiye'yi hem sevindirecek, hem üzecek, hem de korkarım zor durumda bıracak. Çünkü Savcı sadece İsrail Başbakanı Netanyahu ve Savunma Bakanı Gallant ve Hamas'ın askeri kanat sorumlusu El Masri ve Gazze'deki sivil lider Sinvar hakkında tutuklama talebinde bulunmuyor, Haniye'yi de istiyor.

Netanyahu ve Gallant Filistinlilere karşı savaş ve insanlığa karşı suç işledikleri için yargılansın diyor, Hamas liderliğini ise 7 Ekim saldırısı sırasında işlenen suçlardan sorumlu tutuyor. Talebi mahkeme tarafından kabul görür mü bilinmez ama konuyu yakından takip edenler savcının aralarında alanlarının ünlü isimleri de olan bir panelden görüş aldığını ve sürecin en geç iki ay içinde onun beklediği şekilde sonuçlanacağını söylüyor.

İsrail savcının kendileri hakkındaki talebini nefsi müdafaa hakkına darbe olarak yorumladı, hatta bazı kanaat önderleri ve siyasiler anti-semitizme bile bağladı. UCM üstünde de gücü yeten herkes baskı kurmaya, İsrail'i bu işten azade tutmaya çalıştı. Ama galiba artık ok yaydan çıktı, Putin hakkında çok daha hafif gerekçelerle tutuklama emri çıkartan mahkemenin bu kez farklı davranması zor.

Tahmin edebileceğiniz gibi Netanyahu ya da Gallant'ın yakalanıp yargılanması da zor. Nihayetinde onlar açısından sembolik bir karardan söz ediyoruz ve UCM'nin yargı yetkisini tanımayan ülke sayısı hiç az olmadığını da biliyoruz. Tevkif tezkeresinin pratik sonucu İsrail'in bu tür şeyleri ciddiye alan yerlerdeki algısının biraz değişmesi, kötüleşmesi olur. Olasıdır ki İsrail'de daha çok insan ve siyasi bu savaşın Netanyahu'nun savaşı olduğunu düşünür.