Fait accompli...

Fait accompli oldu bitti demenin Fransızcası. Siyaset ve diplomaside istemediğiniz, beklemediğiniz bir yere başkaları tarafından sürüklenmenizi anlatmak için kullanılıyor. Genelde krizler, savaşlar kast ediliyor. Mesela bir ya da bir kaç müttefikiniz sizin haberiniz olmadan diyelim ki Ukrayna'ya askeri yardım verirken asker de gönderiyor, askerlerin orada olduğunun başka bir müttefikiniz tarafından açıklanması ya da askeri varlığın Rusya tarafından anlaşılıp vurulması savaşın tırmanmasına ve sizi de içine çekmesine neden oluyor.

Oraya asker gönderen bu riski belli ki göze alıyor ama sizi de göze almak istemediğiniz bir krizin içine sürüklüyor. Ya üstünüzde baskı oluşturup savaşına bir şekilde katkıda bulunmanızı, en azından tek taraflı yaptırımlarına katılmanızı, ekonominizi dar boğaza sokmanızı talep ediyor. Ya da üyesi olduğunuz ittifakın ünlü beşinci maddesi nedeniyle savaşa sürüklenmeniz gerekiyor. Kısacası bir yerde olan bir şeyin nedeni tartışılmadan sonucuna katlanmanız, ülkenizi ve halkınızı felakete sürüklemeniz bekleniyor.

İşte buna fait accompli deniyor ve dünya siyasetinde sıklıkla uygulanan bir yöntem olarak biliniyor. Çaresi tetikte olmak, en yakın bildiğiniz müttefiklerinizin anlattığı hikayelere, verdiği sözlere inanmamak. Kendi çıkarlarınızı başkalarının çıkarlarından daha çok önemsemek. Hepsinden önemlisi de çıkarınızın ne olduğunu açık açık tanımlamak. Ve tabii ki dünyada olan biteni, kimin kime ne dediğini, dediklerinin ne anlama geldiğini, özellikle de verilen silah sistemlerinin kimler tarafından kullanılabildiğini yakından takip etmek.

Ne de olsa her zaman bu kadar şanslı olmayabiliriz, Alman Hava Kuvvetleri Komutanı Savunma Bakanı'na bilgi sunmak için meslektaşlarıyla bir daha açık hatlar üstünden 500 kilometre menzili olan Taurus füze sistemini Ukrayna'ya verdikleri takdirde Kerç Boğazı'ndaki köprüyü vurmak için neler yapılması gerektiğini tartışmaz. Alman Başbakanı da orada burada biz İngiltere ve Fransa gibi Ukrayna'ya asker gönderip bunların nerelere karşı kullanılacağını, nasıl hedefleneceğini belirleyemeyiz demez.

Ama istersek bunu üyesi olduğumuz ittifaka taşıyıp artık iyice çığrından çıkmaya başlayan Ukrayna savaşının doğurabileceği sonuçlara herkesin hazır olup olmadığını, Fransa'nın nükleer bir savaşı Cumhurbaşkanlarının dediği gibi göze alıp alamayacağını, NATO'nun yeni doktrininin bu savaşı sınırlamaya yetip yetmeyeceğini, Rusya yenilip yorulma alametleri göstermediğine göre savaşı durdurmanın zamanının gelip gelmediğini, bir de ittifakın savunma mı yoksa saldırı amaçlı mı olduğunu sorabiliriz.

Bazı liderleri farkında olmasa da Avrupa bu savaştan yoruldu, AB ve NATO içinde çatlaklar oluştu. Polonya bile Ukrayna'dan bezgin. Ne mültecisini istiyor ne de ucuz fiyattan satmaya çalıştığı tahılını. Almanya da farklı değil. Fransa'daki, İspanya'daki, daha doğrusu tüm Avrupa'daki çiftçiler ayakta. Savaşa ayrılan paraların kendilerine verilmesini, savaş nedeniyle düşen hayat standartlarının yükseltilmesini istiyor. Macaristan Rusların sınırlarına yaklaşmasından şikayetçi. Slovakya bu iş artık bitsin diyor. Ayrıca aşırı sağ da hemen her yerde yükseliyor.