Selahattin İnan vakası

Canlarım... Adı "Adalet" olan bakanlığın mahkemelerinde: Falanca Cumhurbaşkanı'na... Filanca Bakan'a... Feşmekan Kuvvet Komutanı'na... Ve... "Gazeteci" kartıyla... Muktedirlere yalakalık yapan kimi gazetecilere "hakaret ettiğim" iddiasıyla en çok şikâyet edilen... Ve... Yargılananlardan biriyim... Bugüne kadar kaç davada yargılandım hatırlamıyorum... Çünkü... Sayısı çok fazla... Cumhurbaşkanı'na... Meclis Başkanı'na... Bakan'a... AKP Meclis Başkan Vekiline... Ve... Halka yönelik eleştirilerimden sadece ikisinden mahkûm oldum... Diğerlerinden beraat ettim... Tazminat davalarının ise: İkisini de kaybettim... Biri AKP Genel Merkezi tarafından... Diğeri RTÜK Başkanı'nın şikâyetiyle açılan davalardı... Her ikisinden de 8.000 lira tazminat ödemeye mahkûm edildim... Selahattin İnan Şu anda devam eden davalarım var... Ancak hepsi birer: "Selahattin İnan vakası...". Ne demek istediğimi: "Savcının kerameti" başlığı altında yayımlanan yazımı okuyunca anlayacaksınız... Paylaşayım istedim Kasım ayında... "Kamu görevlisine hakaret" suçlamasıyla yargılanacağım dosyanın müştekisi: Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin... Niçin yargılandığımı kısaca anlatayım... Tugay Bek isimli bir sosyal medya kullanıcısı, Çetin'in: T.C. TSK'na ait makam odasında... Geçmiş dönemin şerefli komutanlarının fotoğraflarının altında... Dünyaca ünlü bir uyuşturucu kaçakçısı (Halen Gürcistan'da hapiste) ile... Samimi bir şekilde görüntülenen fotoğrafını yayınlamış... Ve fotoğraf için: "Gürcistan'da 7.2 kg kokainle yakalanan falanca turizmin sahibi filanca 8 yıl hapis cezasına çarptırıldı" yazmış... Uyuşturucu kaçakçısının da adı var paylaşımda tabii ama... Yazmadım... Canlarım... Ben bu fotoğraflı haberin altına şu yorumu yapmışım: "Böyle bir yaratığı jandarma genel komutanı yapan zihniyet olsa olsa foseptiktir...". Dikkat ettiyseniz... Dosyadan söz ederken rivayet eki kullandım... Çünkü... Savunmamda... 12 binden fazla tweet mesajım olduğunu... Böyle bir paylaşımım olup olmadığını hatırlamadığımı söyleyip: "Müşteki mutlaka tweetimin fotoğrafını çekmiş, mahkemeyle tespit yaptırmıştır, görürsem 'benim ya da benim değil' diyebilirim" dedim... Cevap: "Müşteki bu paylaşımını okumuş...". Bunun üzerine: "Bir an için bu tweetin benim olduğunu kabul ediyor ve soruyorum: Bu cümlede "Foseptik çukuru' olarak nitelendirilen kişi müşteki mi yoksa onu oraya atayanlar mı'" diye sordum... Bu sorumun cevabını sanırım bu duruşmada alacağım... Sözümün özü canlarım... Yassıada mahkemelerinde canı yakılanların devamı olduğunu iddia eden bir iktidar döneminde... Bendeniz de... İşte bunları yaşıyorum... Sizlerle paylaşmak istedim... Başsavcının kerameti Ünlü diplomat, devlet insanı, politikacı Kamuran İnan'ın babası Selahattin İnan da DP milletvekiliydi... 27 Mayıs 1960 ihtilalinde Yassıada'da tutuklu yargılandı... Üzerine atılı suç(!): Tahkikat Komisyonu ve Salahiyet Kanunu'nun kabulü için: Oy vermekti... Oysa... Kanun görüşülüp kabul edildiğinde kendisi yurtdışında, tedavideydi... Duruşmalardan birinde dönemin Başsavcısı Oktay Egesel: "Bu kanunu kabul etmişsin, hem de şeyh geçinirsin" dedi öfkeli ve azarlayan bir sos tonuyla... İnan cevap verdi: "Kanun oylanırken Avrupa'da tedavideydim...". Egesel sadece Türk hukuk tarihinin değil... Büyük ihtimalle... Dünya hukuk tarihinin en saçma karşı tezini attı ortaya: "Burada olsaydın lehinde oy verecektin...". Selahattin İnan, salonundakileri de güldüren bir cevap verdi: "Sayın Başkan, şeyhliği bana veriyorsun, kerameti kendine alıyorsun...". Fıkra gibi... Ama değil... Aynıyla vâki... Delil ortada yok Hangi kanalda söylediğim... Ya da hangi platformda yazdığım bilinmiyor... Çünkü savcı delili sunamadı... Ancak... CİMER'e yapılan şikâyette mealen deniliyor ki: "Memduh Bayraktaroğlu isimli şahıs, Sayın Cumhurbaşkanımızın dondurmayı yalayarak yediğini söylerken sayın Cumhurbaşkanı'mızla alay etti...". Savcı'ya da Yargıca da: "Bunu hangi kanalda ya da hangi videomda söylemişim" diye sorduğumda cevap alamadım... "(Duruşmanın yapıldığı o günlerde rakam öyleydi) Yayınlanmış 3600 tane videom var, ben hangi videomda bu cümleyi nasıl kullandığımı nereden hatırlayacağım" sorumun cevabı ise: "Duymuşlar" oldu. Ve canlarım... "Duymuşlar" iddiasıyla... Ve... "Duymuşlar" deliliyle: 1 yıl 20 gün hapis cezası yedim... Bu da bir başkası Halka "sefil" dediğim için aldığım ceza miktarı 6 ay... Peki... Halka