O konuyla hiç ilgilenmiyorum...

Efendim... Öyleleri var ki okur ve izleyiciler arasında... Uğur Mumcu'nun dediği gibi: "Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oluyorlar...". Aslında hem bilgi sahibi değiller... Ama hem de... Fikir üretmiyor... Ya niyet okuyorlar... Ya da: Dedikodu yapıyorlar... İşte bunlardan kimileri mesaj gönderiyor... Kimileriyse videolarımın altına yazıyor... Kemal Bey beni telefonla arayınca ben birden "Kemal Beyci" olmuşum... Yani bu aklı evvellere göre: Recep Bey ararsa beni: "Recep Beyci...". Devlet Bey ararsa: "Devlet Beyci" olacağım... Yahuuuu... Seçimlerden önce defalarca: "Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oyum Kemal Bey'e, parlamento seçimlerinde ise CHP listelerine" dedim durdum... Tanıyanlar bilir: Siyasi parti genel başkanlarına telefon etmeyi sevmem... O nedenle hiçbirini aramam... Görüşlerime ihtiyacı olan da zaten beni arar, arıyor... Geçtiğimiz günlerde Kemal Bey'in beni aramasına gelince... Bir gün, KORKUSUZ'da... İçinde adı geçen yazılarımdan biri için aradı... Levent Gültekin'in kendisine söylediğini iddia ettiği sözlerin kendisine ait olmadığını söyledi... Telefonda söylediklerini bir de ayrıca... Yazılı not olarak gönderdi... Ben de hiç yorum yapmadan... KORKUSUZ'daki köşemde: Aynen yayımladım... Yani... Kemal Bey'e yapılanları doğru bulmadığımı... Demokratik bulmadığımı... Siyasi ahlaka yakıştıramadığımı... Kemal Bey'in telefonundan sonra değil... Telefonundan önce yazdım, söyledim... İçinizde: "Kemal Bey CHP Genel Başkanlığı'ndan gitsin mi kalsın mı" diye soranlarınız olursa söyleyeyim: Bu yıl içinde yapılacak bir kurultayda gitsin... "Yerine kim gelsin" derseniz... Ben CHP'li değilim... O nedenle... Kimin gelip gelmeyeceğiyle: Hiç ilgilenmiyorum... "Kurultayda kim seçilir" diye sorarsanız tahminimi değil... Yorumumu söyleyebilirim: Şartların geliştirilmesi, medyaya yansıtılış biçiminden anlaşıldığına göre İmamoğlu seçilecek... "İmamoğlu'nun genel başkan seçilmesi CHP ve Türkiye için ne sonuç doğurur" diye sorarsanız: "Türkiye siyasi tarihinin 2. Erdoğan'ı hayırlı uğurlu olsun" derim... Üzülür müyüm.. Hayır... Aksine: "Oh be... Nihayet din devleti tehlikesi ortadan kalkacak" diye sevinirim bile... Günün sözü "Devlet adamı koyunu kırpar; siyasetçi koyunun derisini yüzer." Austin O'Malley Azrail'i bekliyor... Dünya siyasetinde ihanet vardı... Halen de var... Mesela... ABD Florida Eyalet Valisi Ron DeSantis: Amerika siyasetine: Trump'ın armağanıdır... Ancak... Önümüzdeki seçimlerde ABD Başkanlığı için... Cumhuriyetçi Parti'den aday olacağını açıkladı... Trump da... Önümüzdeki seçimlerde... Kendisine rakip olacağını açıklayan öğrencisini: "Hain" ilan etti... Demek istemem o ki... Siyaset ve siyasetçi dünyanın bütün ülkelerinde aynı... Tek farkla... Batılı siyasetçi... Siyasi vadesi geldiğinde: Kendi gidiyor... Bizimkiler: Allah'ın... Azrail'i görevlendirmesini: Bekliyor... Siyaset mi ihanet mi İmamoğlu'nun: Kendisini siyaseten yaratan Kılıçdaroğlu'nu... Kılıçdaroğlu'nun ise... Kendisini siyaseten yaratan Önder Sav'ı sattığı iddiaları: Şaşırılacak bir şey değil... Unutmayalım ki... Önder Sav da... Kılıçdaroğlu'ndan yana tavır almış: Deniz Baykal'ı satmıştı... Son günlerde CHP'de yaşananlar: Siyasetin ve siyasetçinin genlerinde var... Bu satım ya da (Onların ifadesiyle) ihanetler o kadar sık oluyor ki... Fay hatları enerji biriktiremiyor... Göreceksiniz... Çok yakın bir zamanda: CHP'de taşlar yerine oturacak... Ama... AKP ve MHP sarsılırsa: Ortalık toz duman olacağı gibi... Çok da hasar verecek... Mal olmasa Polis, yurt dışına kaçak insan taşıyan kamyon şoförüne sordu: "Kamyonda ne var..". "Mal var" dedi şoför... Kendilerinin mal yerine konulmasına kızan biri kafasını kamyondan çıkardı... Şoföre öfkeyle bağırdı: "Sen kime mal diyorsun lan lavuk" diye sordu... Bu arada polis gülümsedi: "E hani mal vardı..". Şoförün yüzü kızardı ama utancından değil öfkeden kızardı: "Eeeee... Mal olmasa kafasını çıkarır mı!.." dedi... Sonuç ne mi oldu ABD demokrat başkan adaylarından Douglas'ın babası viski fıçısı üreticisiydi... Douglas da iyi bir viski içici... Abraham Lincoln ise, hukuk okurken aynı zamanda bir barda içki servisi yapıyordu... Barın müdavimlerinden biri de Bay Douglas idi... Bu iki kişi ilerleyen yıllarda... Başkanlık seçimlerinde birbirlerine rakip oldular... Kapalı salon toplantısında iki