Kaybeden ekipten sadece o yoktu..

Telefon özürlüsü olduğumu bilenler: Andımız'ın yazarı Milli Eğitim eski bakanlarımızdan Dr. Reşit Galip'in kardeş torunlarından olan Prof. Dr. Mithat Baydur'u nasıl çok sevip saydığımı... Ve değer verdiğimi... Sık sık telefon sohbetleri ettiğimi bilirler... Prof. Dr. Mithat Baydur Dün sabah o telefon sohbetlerinden birini daha ettik... Baydur, Kılıçdaroğlu'nu: Hak ettiğinde takdir eden... Siyasi ve iktisadi akla uymayan açıklamalar yaptığında: Eleştirenlerden... Son zamanlarda o da Kemal Bey'e haksızlık edildiğine inanıyor... Kaybedilen seçimin tek sorumlusunun Kemal Bey olmadığını ifade ettikten sonra... Üniversite öğrenciliği yıllarında yaşadığı sevimli... Ama: Pek de etik olmayan bir olayı anlattı... Doğma büyüme Sarıyerli olan Baydur, zaman zaman... Arkadaşlarıyla birlikte... Dönemin en ünlü, en pahalı balık restoranlarından biri olan Urcan'a (Ne yazık ki artık yok...) gidermiş... Hesap gelmeden önce... Masadakiler birer birer "teşâşür" bahanesiyle masadan kalkarlar... Hesap geldiğinde masada: Baydur ve belki bir ya da en çok iki arkadaşı daha kalırmış... Haliyle hesabı da onlar öderlermiş... Aslında buna: "Hesap ödemek" denmez... "Hesabı ödettirmek" denirmiş... Baydur dedi ki: "Üstadım, Kemal Bey'le aynı masada oturanlar, hesabın yüksek geldiğini görünce masadan sıvılaştılar, Beyefendi'yi tek başına bıraktılar, yani hesabı ona ödettiriyorlar...". "Kemal Bey cumhurbaşkanı seçilseydi ne olurdu" diye sordum... "O zaman herkes elini cebine atar, 'ben ödeyeyim, ben ödeyeyim' diye birbirleriyle kavga ederler, sonra da televizyonlara çıkıp en büyük ödemeyi kendilerinin yaptığını ballandıra ballandıra anlatırlardı..." dedi... Ekrem İmamoğlu ve yanındakilerin CHP'yi ele geçirmek için mi.. Yoksa... Yeni bir parti kurmak için mi çabalayacaklarını sordum... "Ne yapacaklarını bilemem, tahmin etmem de zor ancak sonuçta değişen bir şey olmaz" dedikten sonra her zaman yaptığı gibi nefis bir örnekle anlattı: "Görebildiğim kadarıyla Kemal Bey hariç ekip aynı ekip... Yani, partiyi ele geçirip Kemal Bey'i kovalasalar da Kemal Bey'den başka bir değişim olmayacak... Yeni parti kurarlarsa da bir önceki sezon küme düşmüş bir takımın antrenörü hariç bütün futbolcularını transfer ettikten sonra: "Yepyeni bir takım kurduk" diye böbürlenebilecek ahlâkta bir zihniyete dönüşürler...". Ne dersiniz.. İmamoğlu liderliğinde ZOOM üzerinden yapılan toplantıda... Seçimi kaybeden ekipten sadece kim yoktu.. Evet... Bildiniz: Kemal Bey yoktu... Günün sözü Derûnî âşinâ ol... Taşradan bîgâne sansınlar... Aceb zîbâ revişdir... Âkil ol, dîvâne sansınlar... Ömer Faiz Efendi Ah o yakın çevre Öldüğünde cebinde sadece 5 lira çıkan... Prof. Dr. Baydur'un dedesinin ağabeyi Dr. Reşit Galip, Atatürk'e: "Efendim" dedi... "Sadece kendi babama ve çocuklarıma değil, bu inkılâbı (Cumhuriyetin ilke ve ahlâkı) size karşı bile korurum...". Dr. Reşit Galip (solda önde) Dr. Reşit Galip gibi: Dürüst... Şerefli... Haysiyetli... Onurlu... Ve... Liyakat sahibi kişiler... Politika yapmak isteseler bile: Genel Başkan'ın çevresini saran: Çürümüş... Kokuşmuş... Bencil hesapçı danışman... Ve... Yakın çevre tarafından: Politik liderlerin yanına bile yaklaştırılmıyorlar... Patinaja devam KORKUSUZ'daki bu köşenin takipçileri daha önceki yazılarımdan birinde (22 Ocak 2023.). Prof. Ersin Kalaycıoğlu ve Prof. Mithat Baydur'un adını verip: "Keşke senatomuz olsaydı da Baydur ve Kalaycıoğlu gibi senatörlerden oluşsaydı" diye yazdığımı hatırlayacaklardır... Prof. Ersin Kalaycıoğlu O temennim olmadı... Olamazdı da... Çünkü... Günümüz çapsız politikacıları (Liderleri...). Senatodan: "Öcüden korkar gibi" korkuyorlar... Çünkü... Senato seçimlerine katılabilmek için 4 yıllık bir üniversiteyi bitirmiş olmak şart... Ve tabii ki... Senatör olmayı kabul eden değerli kişiler: "Genel Başkan tarafından atanmış" olmayı da kabul