Çin'e öykünen kendine demokratlar

Daron Acemoğlu, ülkemizin yüz akı akademisyenlerinden biri... Kendisine yakışanı yapıyor... Ve... Ülkenin karar vericileriyle kanaat önderlerini... Dostça uyarıyor: "Mehmet Şimşek'ten ümidim yok...". Ancak... Muhalif görünümlü bazı arkadaşlar Acemoğlu'nun bu samimi uyarısıyla alay ediyor... Neden.. Acemoğlu ekonominin sorunlarının çözülebilmesi için önce: Hukuk devletinin... Ve... Yargı bağımsızlığını sağlamanın gerektiğini söylüyormuş da ondan... Bu talep çok romantikmiş... (Daron Acemoğlu ile aynı görüşte olduğumu yıllardır yazdığım, söylediğim için ben de "romantik" olmakla eleştiriliyorum ya...). Önce ekonomiyi düzeltmek gerekiyormuş... Çin çok mu demokratmış... Doğru... Çin devleti, bırakın azı... Hiç demokrat değil... Tek adam, 1.4 milyar kişinin geleceğine hükmeden antik Yunan tanrısı gibi... Ve... Demokrat olmayan bu Çin, en azından bizden daha zengin... Ama... 1.4 milyar nüfusu olan Çin'de... Hükümet kaynaklarına göre, 600 milyon kişinin aylık geliri: Yaklaşık bin Yuan... Yani: 155 ABD doları... Ve canlarım... Çinliler özgür değil... Hakkını arayamıyor... Hele sahile uzak bölge halkları sefalet içinde yaşıyor... Canlarım soruyorum: Sadece zenginlik isteyenlerin: Demokrasi isteyen... Adalet arayan... Ve... Refahtan en az eşitsizlik çerçevesinde pay almak isteyenlerin geleceğini çaldığı bir rejime: Demokrasi denilebilir mi.. Ve canlarım... Sözde muhalif görünen bu bazı kişilerin... Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti talep eden Nobel Ödülü adayı Prof. Daron Acemoğlu'dan ne istediklerini anlayabilir misiniz.. ÖRNEK OLSUN Winston Churchill birkaç kez parti değiştirmişti... Ama... Yine de aklı başında rakiplerinin bile saygı duyduğu devlet insanı karakteriyle hep ön plândaydı... İşçi Partisi milletvekillerinden Aneurin Bevan ise... Bahçeli gibi rakiplerini "düşman" belleyip... Onlara en ağır hakaret sözcükleriyle saldıran bir politikacıydı... Bevan bir gün mecliste kürsüye çıktı ve Muhafazakâr parti lideri Churchil için: "Memleketin umacısı... Parlamentonun komedyeni... Bukalemun karakterli... Hissi kötürüm... Siyaset cambazı..." gibi hakaret içeren sözcükleri aynı cümle içinde kullanarak saldırdı... Churchill söz istedi... Kürsüye geldi ve aynen şöyle dedi: "Böylesine canlı ve gerçek tartışmalı bir nutuk parlamentoda, ne yazık ki, artık pek ender işitiliyor...". (Politikada Nükte. Nejat Muallimoğlu. Sayfa 25.). Tartışma adabından nasibini alamamış, foseptik ağızlı kimi politikacılara... Ve... Medya ünlülerine: Örnek olsun... TOPLUMSAL VİCDAN VAR MI Canlarım... 2004 yılından beri Erdoğan'ın zihniyetiyle mücadele ediyorum... Yani: Daron Acemoğlu'nu küçümseyen... Onu "romantik" olmakla suçlayıp (Oysa övülecek bir tavırdır) "Just like Erdoğan" olmayı içine sindirebilen zihniyetle... Mücadelem: Çocuklarımız ve torunlarımız için... Ben finali oynayanlardanım... Çocuklarımız henüz ilk maçlarını oynarken... Torunlarımız ise antrenman sahası yolunda... Köhnemiş şark kafası için ise öncelik halen: Para... Demokrasi, umurlarında bile değil... Hukuk sadece kendi çıkarlarına yararsa değerli... "Adalet istiyorum" derseniz: "O ne be.. Yenir mi içilir mi" diye kafa buluyorlar... Sözümün özü canlarım... Toplumsal vicdanı olmayan bir ülke... Salt çok para kazanarak belki zengin olabilir... Ama... Ülke geneli: Refahtan en az eşitsizlik çerçevesinde pay alamaz... Huzurlu olamaz... Keyif çatamaz... DÜŞEREK YÜKSELMEK Erdoğan başbakan olduğunda (2003) Türkiye: Dünyanın en büyük 17. ekonomisiydi... Erdoğan diyordu ki: "Bizi iktidar yapın Türkiye'yi, en büyük ilk 10 ekonomi arasına sokalım...". Türkiye, Erdoğan'ın ülkeyi yönettiği 20 yılda 4 basamak düşerek: 21. sıraya oturdu... Ancak... Hakkını yemeyelim(!)... Bir başka yarışta(!) ülkemizi