Tıp fakültesinin genç öğrencilerine, yarının doktorlarına tavsiyelerimizdir...
İster devlet hastanesinde ister bir özel hastanede görev alın...
- Odanıza giren her hastayı "Merhaba, buyurun" diye karşılayın...
- Ona oturacağı yeri işaret edin, ayakta bekletmeyin.
- Bazı devlet hastanelerinde hastanın oturmaması, çabuk gitmesi için odaya iskemle veya koltuk konulmuyor. Hasta kasten ayakta bırakılıyor. Karşınızda mutlaka oturacak yer bulundurun.
- Hastaya "sen" diye hitap etmeyin. Eskiden doktorlar köylülere böyle hitap ederdi. Çünkü köylülerin lugatında "siz" hitabı yoktu. O devir geçti. Hasta genç veya yaşlı, zengin veya fakir hangi konumda olursa olsun ona siz diye hitap edin. Büyüklüğünüzü nezaketinizle kanıtlayın.
- Hastayı iyi dinleyin. Ona yapması gerekenleri iyi anlatın. Bildiklerinizin yarısını anlatıp baştan savmayın.
- Kendisine bir iletişim adresi verin. Sizi en azından e-mail ile arayabilsin. Soru sorabilsin.
- Hastanızla konuşurken daha beşinci dakikada sıkılmış gibi yapmayın.
- Ameliyat öncesi ve sonrasında yapılması gerekenleri kâğıda döküp bastırın. Hastanın eline verin. Verdiğiniz ilaçlar dışında yararlı olabilecek egzersizleri ve yemek rejimini iyi anlatın. Mümkünse yazılı iletin.
- Bu nasihatleri kulak arkası etmeyin. Yapay zekâ gelişiyor. Yapay zekânın kullanımı geliştikçe doktorlar için alan daralacak, iyi doktor farkı belirginleşecektir. Kendinizi geleceğe hazırlayın.
GEÇMiŞ ZAMAN
Altan Öymen ağabeyimiz aramızdan ayrıldı, anılar kaldı yadigâr...
ANKA ajansında yıllarca birlikte çalıştığı Ali Polat, ajans elemanlarını sendikaya girmeleri için bizzat Altan abinin teşvik ettiğini anlatmıştı. İşçilerini sendikaya girmeye davet eden bir patron duymuş muydunuz Ben duymadım...
Altan Abi'nin lügatinde "eşek" sözcüğü bile yoktu. Ajansta gazeteci Füsun Özbilgen'e üslup dersleri veriyor: "Bir kimseye eşek demek isteyebilirsin. O kişi gerçekten eşek de olabilir. Ama dememelisin. Son zamanlarda kulakları uzamaya başladı, gibi bir cümleyle de bunu anlatabilirsin."
Altan Abi'nin her zaman pırıl pırıl bir hafızası vardı. Bu konuda bize de bir tavsiyede bulundu...
Ona da Erdal İnönü tavsiye etmiş...
Tavsiye şöyle:
- Zaman zaman geçmişte birlikte olduğunuz dostlar, komşular, arkadaşlarla oturup eski günleri konuşunuz. Onlarla ortak anılarınızı dile getiriniz. Bunu yaparken hem o hem siz unuttuğunuz kimi kişi ve olayları hatırlayacak, beyninizi zorlayacak, hafızanızın gözeneklerini açacaksınız. Bu arada tabii geçmişi anmanın lezzetini tadacaksınız.
Altan Abi bu tavsiyeyi zaman zaman yerine getirdiğini örneğin bir ara ilkokul arkadaşlarını evinde topladığını anlattı. Zaman zaman da eski iş ve mahalle arkadaşlarıyla buluşuyordu.
İSVEÇ
1960'larda İsveç, Avrupa'da insan haklarının en ileri uygulandığı ülke idi.