Vahşi Batı'da sıradan bir gün

Yine darağaçlarını kurdular. Günlerdir "Tıp fakültesi öğrencisiyim" diyerek çevresini kandırdığı ve gününü hastanelerde geçirdiği ortaya çıkan Ayşe Özkiraz'ın hayatını lime lime ediyorlar... TV programlarında, sosyal medyada, Youtube'da, gazetelerde genç kızın ilişkilerini, özel hayatını masaya yatırıyorlar... Editörler, "Bu Ayşe'nin ne kadar kötü bir insan olduğunu" destekleyecek ayrıntılar bulmak için gazeteciliklerini konuşturuyorlar. "Bir keresinde bana da yalan söylemişti" diyen arkadaşlarının beyanlarını falan haber yapıyorlar... Herkes, hayatının başlangıcında fena bir hata yapıp yere kapaklanan Ayşe'ye "sahtekâr" diye söylenerek bir tekme savurup en ahlaklı pozlarında yoluna devam ediyor. Her gün milyonların hayatını doğrudan ilgilendiren bir yalanları ortaya çıkan siyasiler, hekimler, gazeteciler, dedenine yaşında adamlar ve kadınlar isyanda! Ayşe'nin kanayan en derin yaramız, dahası toplum düşmanı olduğunu söylüyorlar... Nefretin bu kadarı bir bünye için tolere edilebilir değil. Belli ki içlerini rahatlatıyorlar, akıllarınca kendilerini temize çekiyorlar. Linç dalgası öylesine güçlü ki, dün de TV programlarında, Youtube yayınlarında, gazetelerde, sözlüklerde, "Yok mu hekim olmak için yanıp tutuşan bu kızı burslu okutacak bir tıp fakültesi" diye sorduğum yazımdan ötürü şeytan niyetine beni taşlıyorlardı. Sürüye uyup, şu an gözaltında muhtemelen başına ne geldiğini bile anlayamadan oturan bir ergenin üzerine kendileriyle birlikte yüklenmemem çok gariplerine gitmiş. Madem düşene bir tekme olsun atmıyormuşum, hiç olmazsa sussaymışım mesela... Pandemide ekranlarda ilaç mümessilliği, aşı markası reklamı yaparak hekimlik mesleğini ayaklar altına alan, yalanlarını bugün hata diyerek geçiştiren, tıbba güveni zedeleyen korona meşhurlarına