Melih Altınok

Sabah

Pandemideki yoğun bakımlara hiç girmeyeyim!

Yenidoğan Çetesi davasını derinleştirmek, bu tartışmadan ticarileşen sağlık sektörüne dair dersler çıkartmak varken aylar önce soruşturma başlatarak çetenin üzerine giden yargıya saldırıyorlar. Ya da zanlıları CHP'li, AK Partili diye ayırıp dikkatleri meseleyi aslından uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Sorunu çözümsüzlüğe, kör dövüşüne havale ediyorlar.

Özel hastanelere bu aşırı ilgi neden

Türkiye katakulliyle, rüşvetle, tehditle devlet hastanelerinden özel hastanelere yoğun bakım hastası bebekleri taşıyan, faturaları şişiren, ölümlere neden olan Yenidoğan çetesini konuşuyor. Soruşturma derinleşirken dün adı geçen hastanelerden 9'unun ruhsatının iptal edildiği açıklandı. Kamuoyunun konuya ilgisi yoğun, zira konu sağlık. Ve dünkü yazı

Sorun Yenidoğan çetesinden ibaret değil

İstanbul'da, 112 Acil Çağrı Merkezi'nde çalışan kişilerle ortak hareket ederek, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri belirlenen 22'si tutuklu 47 şüpheli hakkındaki iddianame gündemin ilk maddesi. Kamuoyu Yenidoğan çetesine çok tepkili

Ah o 4 kişi yok mu Özgür Bey

Kamuoyu bazı tanınmış markaların ürünlerinde domuz eti çıkmasını tartışıyor. Ne var ki gıda güvenliği tartışmasında başka "günahlar" ve daha hayati tehlikeler de var. Örneğin, market raflarındaki kimyasallarla yoğrulmuş çikolatalar, gofretler, krakerler, kolalar, şekerli renkli sular; düzeltiyorum zehirler... Çoluğun çocuğun elindeki dondurma paket

Elini kırarlarmış

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş bir panelde Anayasa'nın 3. Maddesi'ndeki "devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü" ifadesinin "milletin devleti ve ülkesiyle bölünmezliği" şeklinde yazılmasını savunmuş. Kurtulmuş başına gelecekleri hissetmiş olmalı ki, konuşmasında ısrarla ilk dört maddenin değişmezliğini defalarca vurguluyor. Ama ne fayda gün

DEM Çözüm Süreci istiyor mu

Devlet Bahçeli'nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "İsrail tehdidinden" bahsettiği Meclis açılış töreninde DEM Partililerin elini sıkması yeni bir sürecin işareti olarak yorumlandı. Cumhurbaşkanı'nın Sırbistan dönüşü verdiği röportajda Bahçeli'nin hamlesi için söylediği şu sözler de tartışmanın ciddiye alınması gerektiğini gösteriyor: "Ortada net ve kara

Atatürk tartışmasında adamlara haksızlık etmişiz

Geçen yıl bu zamanlar dijital yayın platformu Disney Plus'ın, Aras Bulut İyinemli'nin başrolünde yer aldığı "Atatürk" dizisini yayınlamama kararı ve bu kararın arkasında "Ermeni ve Yahudi lobisinin baskısı olduğu" iddiasını tartışıyorduk. Ortalık ayağa kalkmıştı. Dizi oyuncularının Disney'in kararı karşısında suspus olmaları eleştiriliyor, iktidarı

Che, Gazze'de

ABD'den Avrupa'ya dünya solu çağımızın son soykırımı karşısında iyi bir sınav verdi. İsrail karşısında amasız Filistin halkının yanında durdular. Türkiye'de "sol" denilen yapılar içinse mesele Vatan Partisi gibi bir iki istisna dışında "geri kalmış, pis Arapların sorunu"ndan ibaret. Biraz üstlerine giderseniz, arkasına ABD'yi almış bu savaş aygıtın

Köfteci Yusuf'a operasyon mu çekiliyor

Tarım Bakanlığı'nın 2 Ekim'de yayınladığı tağşiştaklit ürünler listesinde bir işletmenin ismine mahkeme kararı nedeniyle yer verilmediği öne sürülmüştü. T24 isimli siteye sızdırılan rapora göre sözü edilen işletme, pek çok şubesi olan Köfteci Yusuf'tu. Firmaya karşı yoğun bir linç kampanyası başlatıldı. Hâlâ da sürüyor. Bakanlık dün Köfteci Yusuf'l

Kapıyı kilitliyorsun ama...

Dün TBMM'de çok gizli bir oturum vardı. Genel Kurul'un kapıları sıkı sıkıya kapatıldı, sürgülendi. Öyle ki, Meclis'in girişindeki basın ofisleri bile olur da gazeteciler içeride konuşulanları duyar diye kapatıldı, kilitlendi. Konuyu biliyorsunuz. Meclis'te temsil edilen tüm partilerin vekilleri, İsrail tehdidi gündemiyle bir araya geldiler. Hükümet