Yaşar Kemal'in şiir dünyasında bir gezinti

Ne zaman zemheri ayazında,

Bacası tütmeyen ev görsem;

Bilirim ki;

Ya evde kimse yoktur:

Ya da evdekilerin kimsesi yoktur...

YAŞAR KEMAL...

Her sanatçı gibi edebiyata şiirle başlayan Yaşar Kemal, ilk şiirini on altı yaşındayken 1939'da Görüşler adlı bir dergide yayımlamıştır.

Bir konuşmasında "Şiirlerimi Türkiye'deki birçok dergide yayımladım. 1963'e kadar şiir yazmayı sürdürdüm. Belki de bir gün şiirlerimi, yenilerini de katarak kitap olarak çıkarabilirim."1 diyen Yaşar Kemal, şiirlerinden oluşan "Bugünlerde Bahar İndi" başlıklı kitabını 2010 yılında yayımlamıştır. Kitapta, Yaşar Kemal'in; "şiir bir çığlıktır; bastırılamayan bir çığlık" sözünü haklı çıkaran şiirler yer almıştır.

Yakından tanıma şansına erdiğim, ortak dostumuz Tahir Kutsi ile İstanbul Basın Sitesi'ndeki evinde sohbetlerine katıldığım, 06 Ekim 1923'te Adana'nın Hemite köyünde dünyaya gelen Yaşar Kemal, 28 Şubat 2015'te Hakk'a yürümüştür.

Dünya çapında romanları dışında şiir alanında da insan yüreğini ok gibi delen dizeleri fakir edebiyatı yapma gafletine düşmeden, yoksulluğu, telkâri ustası gibi işlemiştir. Edebi yaşamına pamuk tarlalarında ırgatlık, bostan bekçiliği, amelebaşılık, ırgat kâtipliği, arzuhalcilik vb.. çalıştığı işler sanatçı edası ile doğal söylemi içinde yerleşmiştir.

Yaşar Kemal'in belirttiğine göre ilk şiirin adı Seyhan'dır. İlk şiirinin yanı sıra Halay, Işık vb. şiirlerini de kitabına almamış, kitapta 41 şiire yer vermiştir. Şiirlerine konu olan kavramlar Anadolu, Çukurova, Doğa, Aşk, Sevgi, Umut, Ölüm, Keder, sosyal yergi ve kişi betimlemeleridir. İçerik açısından bakıldığında geniş bir konu dağılımının varlığı dikkat çekmektedir.

Yaşar Kemal, toplumcu gerçekçi eserlerini ortaya koyan bir sanatçı olup, kendine özgü şiirsel anlatımı, insan ve doğa betimlemeleriyle Türk Edebiyatının Homeros'u olarak nitelendirilir.

Bazı şairlerin şiirleri bir başka yaratığın soluk alması gibidir. Sarsar, çarpar okuyanı. Nazım Hikmet'in, Dağlarca'nın, Külebi'nin Hasan Hüseyin'in, Can Yücel'in şiirleri bu türdendir. Yaşar Kemal'in şiirlerinde de aynı hava sezilmektedir.

"Ümide düğümledim hasreti,

Duasız girdim yıla.

Ve dudaklarımda bir teviye

Daüssıla, daüssıla"

deyişinde soyut olan ümid, hasret, dua gibi sözcükler "düğümledim" sözü ile somutlaştırılmış bir söyleyişe dönüşmüştür.2 Güzelleme adlı şiirinde de:

"Dokuduğun gülle işlenmiş gölgen

Umudunu iplik iplik eğirsen

İnce, taze bir sabahla gerinen

Çiğdem çiçekleri aşkına kundak" 3

alışılmamış bağdaştırmalar kullanılmış, şairane bir söyleyişe ulaşılmıştır.

Yaşar Kemal'in şiirlerinde en önemli unsurlardan biri de ahenktir. Bu ahenk, kimi zaman yinelemeler yoluyla sağlanmıştır. Kırmızı Deynek'te:

"Ve ölüme ve zulüme

Ve adamın adam öldürmesine karşı

Ve soyguna karşı,

Ve köleliğe karşı"4

denilerek "ve" bağlacının yinelendiği görülür. Yinelemelerin yanında uyak ve redifler de ön planda yer almıştır. "Oy Beni" başlıklı şiirde:

"Can olaydın, Can!

Kara toprak sen olaydın.

Senden fışkıraydım,

Aydınlık bir su gibi.

Bir kara orman gibi."

biçimindeki özgün dizeleriyle toprağı dile getirmiştir. Serenat, Gökyüzü ve Kapı şiirleri de doğa içeriklidir. Yaşar Kemal, bir romancı olarak doğa betimlemelerine oldukça geniş yer vermiş:

"Bugünlerde bahar indi Çukurovanın düzüne

Donandı ağaçlar

Donandı dünya

Donandı yeşilinden alından

Sarısından

Donandı delicesine"

diyerek Çukurova'yı dile getirmiştir.

Güzelleme, Karasevda, Kulluk, Tenbih ve Benim İçin başlıklı şiirler aşk ve sevgi konularını işleyen özgün şiirlerdir.

Yaşar Kemal, "Bir tanem senin için" diye hitap ettiği ve adını gizleyip "Venüs" dediği "Karasevda" adlı şiirinde:

Venüsü Seviyorum,

Bu ilk âşık oluşumdur bir kadına.

Bu bir şarkının sebepsiz söylenişi,

Güz yapraklarının toprağa dökülüşü gibidir.

biçiminde hem aşkı tanımlamış, hem de ilk aşkını itiraf etmiştir. Özlemle:

"Hayata ışıklar içinde gül,

Şarkı gibi gecelerden süzül,

Bir yağmur ol bahçelere dökül.

Ve akşam üstleri habersiz gel."

biçiminde sevgilisine seslenen Yaşar Kemal, Güzelleme'de, doğadan yola çıkılıp kimi durumların varlığını sevgiliye bağlamıştır.

"Seninçin ekini öpüyor yağmur,

Tarlada seninçin büyüyor başak."

deyişi bu görüşü kanıtlar. Kulluk başlıklı şiirinde,

"Hülyamdaki kadını

Yaratsaydı Tanrı eğer,

Kulluk ederdim ölünceye kadar,

Öldükten sonra da"

diyen Yaşar Kemal, hayali bir kadını ve evrensel bir görüşle aşkı, çok farklı işlemiştir.

Yaşar Kemal, toplumcu, gerçekçi bir sanatçı olup düzeni sık sık eleştirmiştir. Toplumsal gelişmelere duyarlı bir şair olan Yaşar Kemal, Şikâyet, Ey Ahali ve Kırmızı Deynek adlı şiirlerinde bu yergileri ön plana çıkarmıştır.

"Şikâyet" adlı şiir halk şiirindeki taşlamaları andırır.

Hey bre ağalar gelin

Beği şikâyet edelim.

Söylen çektiğimiz neden

Yoğu şikâyet edelim.

Yollar menzilde kalıyor

Alçaldıkça alçalıyor;

Buluttan rüşvet alıyor

Göğü şikâyet edelim.

Fezalar dolusu dert var,

Yalnız köylülerde mert var

Boş yere akıyor sular,