Ulus özgür yaşamaya yürüyor balam

Değerli okurlarım, 30 Ağustos Salı günü olup her ne kadar yazı günüm değilse de, 30 Ağustos için mutlaka bir şeyler yazmam gereğinin bilinci ile, yazı günüm olan 25 Ağustos bu Perşembe günü çok sevdiğim "Kurtuluş Savaşı Destanı" adlı şiirimin bir bölümünü 30 Ağustos onuruna bugünkü yazımın yerine koydum. DOSTLARA SELAM OLSUN. (Kurtuluş Savaşı Destanı'ndan) (Türkiye Büyük Millet Meclisi 75. Yıl Ulusal Egemenlik Destan Yarışması Ödülü -1995 Ödülü veren TBMM Başkanı adına Müsteşar Prof. Dr. Emre Kongar) ---------- Erzurum'da edilen yemin Yayıldı tüm Anadolu'ya Baktı Mustafa Kemal Yağız yiğitler Dönücü değil bu kutsal savaştan Vuracağız dedi Doğuda Batıda Güneyde vuracağız Türk olmayanı bu toprağa Bu yurda koymayacağız Ben satılmış bir padişahın değil Bu yurdun eriyim Söz verdim Samsun'da Erzurum'da Sivas'ta Kurtarmaya yeminliyim Ankara'da konakladı Bir büyük doğan gibi haşin Kağnılar gacır gucur umut çekti köylerden Ankara'ya yöneldi bütün yollar Her sözün başına şehadet gibi Adı getirildi Kemal'in Ankara'nın atları eşkin Erzurum'dan Maraş'tan Sivas'tan su içmiş Seğirtmiş akın akın Konaklamış çevresinde Kemal'in Al at Dor at Kır at Yeter Yeter artık yenilgiye Yeter demiş Ankara'nın toprağı mümbit Tüm bereketini bu güne saklamış buğdayı Kızlar Çeyizlerini boşa yapmamış Güzel günler yakın Elbet bu zulme son verecek yiğitleri Bir umut yeli Ankara'nın üstünde esen Duyulsa da evlerden top sesleri Ankara kalesinde bir bayrak renk verir güneşe Kana Ben daha kırmızı olacağım senden der Zafere erilsin Örtüleyim Ali'lerin Mehmet'lerin üstüne Sonra bütün burçlarına çekileyim kalelerimizin Gönderlere yükseleyim özgürce Ankara kalesinde bir nefer Dolma tüfekle nöbet bekler çelik gibi Top seslerini duyar Karşı hücuma geçemeyişe akıl erdiremez bir türlü Malatyalı Abuzer'e sorar Antepli Gaffar Ta Ankara'ya geldik on günlük yoldan Dövmeye geldik Dövüşmeye geldik Ölmeye geldik Aha düşman bir adım ötemizde Ne duruyoruz Gaffar Yol boyu gelirken ne demiştik Hani nerde dövüşmek Hani nerde sözümüz Şahin Yüzbaşı ölürken yemin etmiştik Ökkeş Konuşmalara kulak verir Ben de Adıyamanlıyım gardaş Doğu cephesinde üç yıl harp ettim Sonra Abuzer'e eğilir Telaşlanma hemşehrim Komutanım iyisini bilir Komutanlar iyisini bilirdi elbet Mustafa Kemal en iyisini bilirdi Dalgın Düşünceli Meclis kürsüsünde o gün Savaş planlarını söyledi 26 Ağustos gecesi Eller Tetikte tüm eratın Gözler Çadırdan sızan ışıktadır Usul usul sıla geçer kimi gözlerden Ayşe'lerin Zeynep'lerin hayali geçer Ne kıymeti var hemşehrim Der sanki silah arkadaşları Şehitlik daha güzel Kocatepe Hiç böyle sessiz olmamıştı belki Hiç böyle kaygılı olmamıştı Hiç irkilmemişti belki Mustafa Kemal'in sesini duyana değin Hiç şaşırmamıştı Bire bin vardı Nasıl şaşırmasın Mustafa Kemal vardı Nasıl korkmasın Bir ulusun Ölüm kalım savaşı vardı Nasıl kaygılı olmasın Kocatepe 26 Ağustos şafağı 36. Alayın bir bölüğü sökün etti ilkin Saflarımızdan yiğitçe Bir koca balyoz gibi indi Bin kat kalabalık düşmanın tepesine Eridi küçük bölük Her asker On düşman öldürmeden ölmedi Ama çoktu hain düşman Kalleşti Yiğitlik sökmedi Mustafa Kemal dalgın Paşalar dalgın Üzüntülü değil ama Eratta bir sessizlik Bir ağırlık bakışlarında Yılgın değil ama Zileli Mustafa Çavuş Atının üzengisini dikerken 120 atlı çıktık Zile'den dedi kendi kendine Şimdi 16