Öğretmen oldum daha ne olayım

-Ben öğretmenim,

Atatürkçülüğün gerçek kitabı- (Mehmet Yardımcı)

Bugün "Hiçbir şey olamadım, bari öğretmen olayım" diyenlerin değil; bugün "Öğretmen oldum, daha ne olayım!" diyenlerin günüdür. Kutlu olsun.

Çünkü, Atatürk uygarlık yolunda aşılması gereken en büyük engelin cehalet olduğunu "Eğitimdir ki bir milleti ya özgür, bağımsız, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da bir milleti esaret ve sefalete terk eder" sözleriyle vurgulamış, cehaleti aşmanın, bilimsel ve laik temeller üzerine oturtulması gerektiğini ve ülke koşullarına uygun eğitimle gerçekleşeceğini işaret etmiş, bu görevi yapacak öğretmenlere büyük önem vermiş, "Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır." sözü ile de öğretmene verilmesi gereken değeri en net biçimde perçinlemiştir.

Öğretmenlik mesleği sabır ister. Geleceğimizin manevi mimarları olup bir mum gibi etrafını aydınlatan öğretmenler, kültürü oluşturan zekâyı, hayali, duyguyu işleyen, insana şekil veren, çocuk cıvıltısı, zil sesi, tebeşir tozuna sevdalı ve özverili eğitim yolcularıdır. Öğretmenler Günü, öğretmenlere duyulan saygının bir ifadesi olarak kabul edilir. Her yıl 24 Kasım'da, okullarda ve çeşitli kuruluşlarda düzenlenen etkinliklerle öğretmenler onurlandırılır.

Bir bakıma bugün, tüm öğretmenlerin hizmetlerine karşılık, unutulmadıklarını gösteren bir gündür. Öğretmenler günü, öğretmenin ne kadar onurlu ve yüce bir amaca hizmet ettiğini göstermesi bakımından anlamlıdır. Çünkü Öğretmenlik insanlık tarihinin en ölümsüz mesleğidir.

Atatürk, Ulus okulları dediğimiz Millet Mektepleri'nde yazı tahtasının başına geçerek dersler verdiği için, Bakanlar Kurulu 11 Kasım 1928'de yaptığı toplantıda Atatürk'e Ulus Okullar Başöğretmenliği ünvanını vermiştir. İşte, 24 Kasım, Atatürk'ün Millet Mektepleri Başöğretmenliği'ni kabul ettiği gündür.

Öğretmen, insanların kendi ayakları üzerinde durmalarını sağlayan, yaşamları boyunca kendilerine gerekebilecek bilgileri kazanmalarına yardımcı olan ve topluma arkasını dönmeden toplumun sürekli önünden giden bir gönül eridir.

Atatürk, eğitim yolcuları öğretmenlerin Kurtuluş Savaşı'nda nasıl canla başla çalıştıklarını yakından izlemiş, yurdumuzun düşman tarafından paylaşıldığı sırada "Öğüt Kurulları" oluşturarak halka ulusal bağımsızlık, Ulusal Kurtuluş Savaşı düşüncelerini yaymaya çalıştıklarına yakından tanık olmuştur.

Bu öğretmenler Öğüt Kurulları dışında 14 eğitim kuruluşu ile birlikte "Millî Kongre Cephesi"ni kurmuşlar, "Millî Kongre Cephesi" de, düşmanların İzmir'i işgal ettikleri günlerde Sultanahmet Mitingi'ni hazırlamışlardır. Bu mitingin konuşmacılarından çoğu öğretmenlerdir. Bu nedenle Atatürk öğretmenler için:

Dünyanın her tarafında öğretmenler, insan topluluğunun en özverili ve saygıdeğer unsurlarıdır.

Öğretmenler; yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcilerini, sizler yetiştireceksiniz ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır.

Yeni kuşak, en büyük cumhuriyetçilik dersini bugünkü öğretmenler topluluğundan ve onların yetiştirecekleri öğretmenlerden alacaktır.

Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet, henüz bir millet adını alma yeteneğini kazanamamıştır.

gibi veciz sözler söylemiştir.

Eğitim, her toplumun temel taşıdır ve bu temeli oluşturan en önemli kişiler de öğretmenlerdir. Öğretmenler, sadece ders anlatan kişiler değil, aynı zamanda rehber ve ilham kaynaklarıdır. Öğretmenler toplumların hem mazisidir, hem maziyi öğreticidir, hem de geleceğin kurucusudur.

Ülkemiz, bilgili, eğitilmiş insan gücüne duyduğu gereksinim kadar Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı vatansever ve sorumlu bireylere de gereksinim duymaktadır.

Öğrenciler Atatürk ilke ve devrimlerinin yol göstericiliğinde, aklın ve bilimin ışığında yönlendirilmeli, onlar hızla değişen koşullara uyum sağlayacak biçimde yetiştirilmelidir.

Türk öğretmeni kesinlikle yaşamını öğrencilerine adamış, onların sorunlarını ortadan kaldırmak için elinden gelen her şeyi yapmış, öğrencisine balık vermeyip balık tutmasını öğretmiş, gerektiği yerde gerekli biçimde davranma bilincine erişmiş, her zaman iyinin ve güzelin peşinde koşmuş örnek bir kimliktir.

Kültürün ve medeniyetin temelini eğitim öğretim oluşturur ve onun yapıcısı da öğretmendir. Kültür ve medeniyet seviyesini yükseltmiş milletlerin en temel ölçüsü öğretmen ve eğitime verdiği değerle anlaşılmaktadır.

Öğretmen öğrencilerini bilgiyle donatırken; onları vicdanlı ve ahlaklı olarak da yetiştirmelidir. Onlara örnek olmalı, millî ve manevi değerlerimizi; vatan sevgisini, millet sevgisini ve bayrak sevgisini en üst düzeyde vermelidir.