Kadın Âşıklar

Boş ol dedi, karı elinin kiriDuyduk da karalar bağlamadık mıTürkiye'de Kadın Âşıklar üzerine fazla olmasa da bazı kitaplar yayınlanmıştır. Bugüne kadar yayınlanan kitaplar arasında Haktan Kaplan'ın 967 sayfadan oluşan ve 272 kadın âşığa akademik bir görüşle yer veren başka bir kitaba rastlamadım. Bu nedenle Dr. Haktan Kaplan'ı kutlarım.Aile, tüm toplumların vazgeçilmez en küçük sosyal birliğidir. Bu birliğin temel taşı ise kadındır. Kadın; anne, eş, abla vb. unsurlarla aile içinde olduğu kadar, kadın kimliği ile de Türk toplumunda önemli bir yere sahiptir. Atatürk'ün dediği gibi "Şuna kani olmak lazımdır ki, dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir." Oğuz Kağan, Dede Korkut gibi Türk kültürünün temel taşı metinlere bakıldığında da kadının anne hüviyetiyle kutsal bir özellik taşıdığı görülür.Anadolu âşıklık geleneğinde saz çalarak şiirler okuyan, halk hikâyeleri anlatan gezgin şairlere âşık adı verilir. Âşıklar panayır, konak, kahvehane, köy odaları ve düğünlerde kendi sazlarıyla şiirler söylerler. Dede Korkut'ta önemli bir yeri olan kadın ozan tipi, Türkiye sahası âşıklık geleneğinde de büyük öneme sahiptir. Âşıklarımız dendiği zaman Karacaoğlan, Köroğlu, Dadaloğlu, Âşık Veysel, Murat Çobanoğlu, Şeref Taşlıova vb. akla gelmekte, âşıklık geleneği incelenirken kadın âşıkların göz ardı edildiği görülmektedir. Oysa üzerinde durulmadığı, öne çıkarılmadığı ya da göz ardı edildiği için halkın varlığından haberdar dahi olmadığı nice kadın âşıklar vardır.16. yüzyıl kadın âşıklarından olup bir deyişinde:Abdal Musa derler pirimin ismiAteşe girince yanmadı cismiNiyaz eder dermenti HüsniAynı cemin erlerine aşk olsundiyen Hüsniye Bacı, adı ve deyişleri bilinen en eski kadın âşıklarımızdandır.Kadın âşıklarımız da geleneğin işlevlerini bire bir uyguladıkları için, geleneğin yaşatıcıları ve aktarıcıları olarak dikkat çekmektedir. Şiirlerini, diğer âşıklar gibi hem tek ayak hem de döner ayakla söyleyen kadın âşıklar, eserlerini sunarken, daha duyarlı, içten ve ağlamaklı bir ifade kullanırlar. "Kadın tarzı" bir sunum dediğimiz şiirlerinde kendi iç dünyalarının yansımaları olan bu söylemle erkek âşıklardan farklılık gösterirler. Kadın türkü yakıcılarının aşk ve sevda türkülerinde kadın duyarlılığı hissedilir. Kadın türkü yakıcı âşıklar çevreyi, sosyal olayları, duygularını yalın bir dille, olduğu gibi gözlemlediği biçimde doğal olarak anlatırlar.Özellikle, yirminci yüzyılın sonlarına baktığımız zaman, 1966 yılında Konya'da yapılan Türkiye Âşıklar Bayramı'nın katılımcıları arasında, kadın temsilcilerin olması ve bunun artarak "süreklilik" kazanması, bizi, geleneğin, kadınlar lehine iyi durumda olduğunu söylememize neden olmaktadır. Kadın âşıkların gerek sayısı gerekse ortaya koydukları şiirlerin içeriği ve çeşitliliği açısından Sivas, Tokat; Çorum, Eskişehir ve Çukurova yöresi kadın âşıkları dikkat çekmektedir.Kadınlık onuru ve kadın duyarlılığını ön planda tutan kadın âşıklardan Şah Turna, zaman içinde kadına verilen önem ve duyulan saygının zaafa uğraması sonucu:Toplumda oturur birer süs gibiKadın erkek ayrı sanki küs gibiDünyası kararmış kara is gibiNeden ses çıkartmaz kadınlarımızbiçiminde sazının teline vurup sesini yükseltirken, Sarıcakız gibi âşıklar da âşıklık geleneği gereği kadın konusunu en gerçekçi biçimde:El kızı dediler ele saydılarSineye çekip de ağlamadık mıTöre namus dedi cana kıydılarRıza göstermeyi yeğlemedik miBerdel oldu öldü hem diri diriÇift kuma getirdi sütsüzün biriBoş ol dedi karı elinin kiriDuyduk da karalar bağlamadık mıgibi dile getirerek Anadolu kadınının dramını sazının teline dökmüştür.Bizi de halk eden Süphan değil miAslanın dişisi aslan değil miSöyleyin makbul-u Rahman değil miÜmmügülsüm, Zeynep, Leyla'mız vardırdiyen Naciye Bacı da kadın haklarını koruyan deyişleriyle dikkat çeken kadın âşıklardandır.Haktan Kaplan, Kadın Âşıklar kitabının arka kapağına yazdığı tanıtım yazısındaki "Bu eser; Türk kültürü hayatında ve Türk şiirinde kadını anlatması, kadın âşıklar üzerine gerçekçi, objektif tespitler içermesi ve kadın âşıkların sanatlarını tahlil etmesi yönüyle bilimsel bir çalışma; kadın âşıkların kısa biyografilerine ve şiirlerine yer vermesi bakımından ise antolojik bir çalışmadır. Kitapta toplam 272 kadın âşığa yer verilmiştir. Kitaptaki kadın âşıklar yüzyıllara göre tasnif edilmiş, ait oldukları yüzyılın edebî özellikleri