Pîr-i Türkistan namı ile ünlenen Ahmet Yesevî'nin kerametleri, Türk halkının gönül coğrafyasıyla kaynaşıp dilden dile anlatılarak Yesevî Kültü de dediğimiz bir kültür ortamı yaratılmıştır.
Türk dünyasının hemen her yerinde, sanki hâlen yaşıyormuşçasına hissedilen Yesevî'yi, Türk halk düşüncesi mitolojik bir öğe haline getirip ortak sembol biçimine dönüştürmüş:
Sevmiyorlar bilginler sizin Türk dilini
Erenlerden işitsen açar gönül ilini
Ayet hadis anlamı Türkçe olsa duyarlar
Anlamına erenler başlarını eğip uyarlar
deyişinde işaret edildiği gibi tarihin bu devresinde büyük göçebe Türkmen kitleleri kendilerine önderlik eden Batınî, Alevî, Şaman Türkmen derviş ve ozanlarıyla Araplaşma'ya karşı doğal bir direniş sergilemiştir.
Bu direniş gelişip güçlenerek Türklük lehine Emevi, Abbasi Arap İslam anlayışını benimseyen ve Türklüğe yabancılaşmaya başlayanlara ket vurmuştur.
Yesevî'nin Türk yurtlarında kendinden önce ve sonra benzeri görülmedik kalıcı bir etki bırakmasında en az "hikmet"leri kadar önemli olan bir unsur da yetiştirdiği ve Türk dünyasının dört bir tarafına gönderdiği öğrencileridir.
Hatâyî'nin şiirleri arasında bu edebiyatın didaktik ve lirik özelliklerini yansıtan "ayet", "deyiş", "nefes", "kelâm", "düvazimam" ve "mersiye" gibi adlarla anılan türlerin yansımaları görülmektedir.
Cem ritüellerinde zâkirlerce icra edilen ve gelenekte "gülbenk" olarak adlandırılan duaların önemli bir kısmını:
Şah Hatâyîm cennet kapısın açtım
Cömert olanların dolusun içtim
biçimindeki Hatâyî'nin deyişleri oluşturmaktadır.
Hatayî, Yesevî tarafından ortaya konulan ve Hacı Bektaş tarafından geniş kitlelere anlatılan tasavvufi Dört Kapı Kırk Makam kavramıyla dini dört temel esasa dayandırarak:
Dört kapu kırk makam yetmiş iki kat
Mahabbet dedikleri tecelli-zat
Mü'mine Müslime hayır nasihat
Mahabbetten geçen Hak'dan da geçer
biçiminde dile getirmiştir.
Hatayî'nin Bektaşiliği kastederek yazdığı Yesevî ve Hacı Bektaş ilkeleri ışığındaki "Nasihatname" mesnevisinde bu tarikatın temel prensiplerini açık bir şekilde anlatmıştır.
Hatayî özelinde Yesevî'den Anadolu âşıklarına Etkileşim Zinciri bu nasihatname ile başlamakta olup Anadolu âşıklarının inanç ve kültür zemininde etkilediği Ehlibeyt sevgisini, tarikatın erkânı ve usulünü anlattığı ve öğütler verdiği bu manzumeye dayalı olarak âşıklarımız toplumu ikaz etmeyi ve yol göstermeyi görev bilmişler, şiirin etki gücünü kullanarak nasihat konulu şiirler söylemişlerdir.
Ben arifim diye çıkma meydana
Bir tenhada irfanına iyce bak
Âlem bu ya senden kâmil bulunur
Teraziyle dört yanına iyce bak
(Ruhsatî)
gibi ustaca işlenen nasihat bu söyleyişlerin ışığında bir tür olmuştur.
İbadet dua ile olur, bu nedenle dua, ibadetin özüdür.
Bu ibadet Tanrı'nın ihtiyacı olduğu için değil, manevi huzur duymak ve tatmin olmak içindir.
Konar göçer Türkmen'e Müslümanlığı daha kolay anlatabilmek için önce manzum "Hikmet" adı verilen şiirlerle anlatım yolunu seçen Yesevî, daha sonra Dört Kapı adını verdiği Şeriat, Tarikat, Marifet, Hakikat kavramlarını kırk makamla perçinleyip Türk halklarına sevdirmiştir. Hatayî, kendinden önce gelen Yesevi yolunun yolcularına uyarak bunların ne olduğunu:
Şeriat sancağı geldi dikildi
Tarikat yolunda dürler saçıldı
Ma'rifet deryası taştı döküldü
Hakikati pir ü pirandan aldım
biçiminde açıklayarak kendinden sonra gelen âşıkları etkilemiştir.
Yunus'ta ustaca işlenen Dört Kapı Kırk Makam olgusu ve Hacı Bektaş sevgisi Yunus Emre etkisi ile geleneğe dönüşmüş pek çok âşık Yunus tarzı şiirler yazmıştır.
Şeriat, insanın kendi kendini eğitme evresidir. Şeriat üstüne:
Şeriat öğrendim bin bir ad için
Hakikat öğrendim ayn-ı zât için
Ma'rifet öğrendim bu sıfât için