İnsanoğlu eski çağlardan itibaren bedeni ve ruhi rahatsızlıklarını tedavi için çeşitli bitkileri kullanmayı denemişler ve kendilerini sihirli bir biçimde iyileştiren bitkilerin olağanüstü güçlerine inanıp uygulama alanına sokmuşlardır.
Bu bitkilerden biri de yöreden yöreye üzerlik, yüzellik ya da yüzerlik biçiminde ağız farklılığı ile söylenen üzerlik otudur. Isparta, Elazığ, Sivas ve Kayseri'de üzerlik; Amasya, Tokat, Niğde'de yüzerlik denen bitki; diğer Türk boyları arasında Uygur Türkçesinde adrasman, Kazak Türkçesinde adırıspan, Özbek Türkçesinde isirik, Kırım Türkçesinde ozerlik, Kıpçak Türkçesinde yüzerlik, Azerbaycan Tükçesinde ise üzerlik olarak yer almaktadır.
Bazı kayıtlarda Miladi birinci yüzılda Anadolu'da yaşamış ünlü hekim Dioscorides'in yüzerlik tohumundan ilaç yaptığı, Hindistan'da köklerini kaynatıp içirilerek solucan düşürücü, tohumlarını da sıtma, frengi ve basur hastalıklarının ilacı olarak kullanıldığı işaret edilmektedir.
Geleneksel tıpta; kurt düşürücü, adet söktürücü, uyuşturucu, terletici ve yatıştırıcı olarak kullanılan üzerlik otu dikkat çeken önemli bitkiler arasındadır.
Hz. Peygamber'in hadisinde de adı geçen ve ilaç olarak kullanılan ot üzerlik otudur. Hz. Ali'nin uğradığı bir mezarlıkta, ölenlerin bir kısmının nazardan öldüklerini hissetmesi üzerine "Hiç mi üzerlik otu bulamamışlar tütsülemek için" biçiminde söylediği söz üzerlik otunun nazara iyi geldiğinin işaretidir.
XV. yüzyıla ait bir tıp kitabında, üzerlik bitkisinin boğaz ve karın ağrılarına karşı, bağırsak rahatsızlıklarında, siğilin tedavisinde, ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak kullanıldığı belirtilmiştir.
Günümüzdeki bazı araştırmacıların, üzerlik bitkisinin yararları konusunda önemli saptamalarda bulunduklarına dair yazılara rastlanmaktadır.
İçerdiği maddelerin merkezî sinir sistemine etki ettiği ve depresyona karşı etkili olduğu bildirilmekte, tohumların yanması ile ortaya çıkan dumanın bakteri, parazit ve küflerin gelişimini engellediği işaret edilmektedir.
İki su bardağı suya bir yemek kaşığı üzerlik tohumu ekleyip iki dakika kaynatıp, yedi dakika demlenmesini bekleyip süzgeçle süzülüp oluşturulan üzerlik otu çayı, bel ve baş ağrılarını dindirir, gözleri kuvvetlendirir, kalp çarpıntısını önler, sinirleri teskin eder, kan pıhtılaşması, damar tıkanması gibi hâllerde çok etkili olur. Ayrıca bayılma, sersemleme, yorgunluk ve hâlsizlik ile adale zafiyetine iyi gelir. Üzerlik otu çayı açık olmalı ve günde iki bardak içilmelidir. Aksi takdirde zararlı olur. Hamile kadınlar üzerlik otu çayını hiçbir biçimde içmemelidir. İlaç olarak kullanılmalı alışkanlık hâline getirilip normal çay gibi içilmemelidir.
İçeriğindeki indol tipi alkaloitler nedeniyle eskiden beri ilaç yapımında kullanılan, halk arasında nazar otu olarak da bilinen ve uzunluğu genellikle 30 santim olup 50 santimetreye kadar uzayanları bulunan üzerlik otu; Ankara, Tokat, Sivas, Konya, Niğde, Kayseri, Erzincan, başta olmak üzere deniz seviyesinden 1500 metre kadar olan yükseltilerde doğal olarak diten bir bitkidir. Genellikle kumlu, taşlık ve fosfatlı toprakları çok sever. Bunun için de fosfatlı toprağın bol olduğu mezarlıklarda yetişir.
Yaprakları çok parçalı, çiçekleri tek, büyükçe ve beyazımsı renklidir, meyvesi çok tohumlu, toparlak şekilde bir kapsüldür Mayıs-Temmuz aylarında çiçek açan üzerlik daha sonra tohum oluşturur. Sonbahara doğru olgunlaşan kapsüllerin içinde 3-5 mm uzunlukta, üçgen piramit şeklinde, kahverengi- siyah renkte, üzeri pürtüklü ve kanatlı tohumlar bulunmaktadır.
Nazar, kaynağı tarihin derinliklerine kadar uzanan bir halk inancıdır. Kendisini pek çok tehlikeden korumasını bilen insanoğlu nazardan da korunmak amacıyla çeşitli koruyucu nesnelere sarılmıştır. Bunların başında üzerlik otu gelir.
Orta Asya Şaman kültüründe üzerliğin nazar ve büyü için kullanıldığı bilinmektedir. Şamanist Türklere göre ateş ve duman (tütsü) tüm pislikleri temizler ve kötü ruhları kovar. Bu nedenle ateş ve tütsü (duman) kutsal kabul edilir. Dede Korkut'un kahramanlara verdiği isimlerden biri de dumandır. Eski Türklerde ocak, ateş ve tütsü (duman) üçgeninde gelişen ritüeller günümüz Türk kültüründe de devam etmektedir.
Üzerlikten yapılan nazarlıkların geçmişi çok eski ve kapsamı geniş olup; Hint, Afgan, Özbek, Türkmen, İran, Irak ve Suriye gibi ülkelerde de kullanıldığı bilinmektedir. Tüm Anadolu'da üzerlik otunun şifa kaynağının, nazara ve büyüye etkili olduğuna inanılır.
Anadolu'da kurutulan yüzerliğin yakılarak dumanları büyü bozmak ve nazardan korumak için bir çeşit tütsü olarak uygulandığı bilinen pratiklerdendir. İnsanların üzerlik tohumunu elbiselerinde taşımaları, nazarlık yapıp duvara asmaları nazara gelmemek için başvurdukları tedbirlerdir.
Şamanlar üzerlik tohumlarını yakarak bir ayin gerçekleştirir. Bu ritüele "Alazlama" adı verilir. Alazlanan otlar "Alaz Alaz" diyerek ve çeşitli dualar eşliğinde evde gezdirilir ya da dumanı insanların vücutları ve yüzleri tutulur. Bu ritüel İslamileşmiş bir şekilde günümüzde de devam etmektedir. Yakılan üzerlik tohumları, çeşitli dualar eşliğinde evde gezdirilir ve "nazar" olduğu düşünülen insanlar tütsülenir.