Annelerin destanını yazmaya sözcükler yetmez

Anneler Günü, annelerin fedakârlığını, sevgisini ve emeklerini onurlandırmak için kutlanan anlamlı bir gündür. Senede bir gün ne anneyi anmaya yeter, ne de sevgi ve saygı gösterileri bir yaşam boyunun karşılığı olabilir. Kadına değer verme bizim kültürümüzün özüdür. Anneler günü geleneği, Batılıların bizden aldıkları Anadolu kökenli Ana Tanrıça ritüeline bağlı Kibele figürü onuruna verdikleri yıllık ilkbahar festivali kutlamalarıyla başlamış, Türk Kültüründeki kadın anaları anımsatan kadınlar günü, batıdan alınmış gibi gösterilerek kutlamalar yapılmıştır.

Türk kültüründeki Ana Tanrıça kültünü belgeleyen Spil Dağındaki Hitit Kibele heykeli, Konya'nın Çumra ilçesindeki Çatalhöyük'te bulunan Frig mitolojisinin ana tanrıçası Kibele heykeli görüşümüzün somut delilleridir. Yine, Türk kültüründeki kadın tanrıça ya da kadın ilah olarak bilinen Umay Ana kavramı yadsınamaz. Türklerin anaerkil bir toplumsal yapıya sahip oldukları bilinen, Umay Ana miti ve İskitlerin kadın hükümdarı Tomris Han'ın liderlik özellikleri anlatılan, birçok kaynakta ilk kadın hükümdar olarak ifade edilen Tomris Han, eşinin ölümünden sonra "Pers kralına boyun eğmeyen" cesur bir Türk kadın hükümdarı olarak kayıtlara geçmiştir.

Türk mitolojisindeki karşılığı "kız" anlamındaki Ece olan Umay'ın yeryüzü tanrıçası olduğu sanılmakta, Hakas Türklerince de beyaz saçlı ve narin bir hanım olarak tasvir edilmekte, Yakut Türklerince ise Aysıt adıyla bilinmektedir.

Her yıl Mayıs ayının ikinci haftasında kutladığımız bu özel günün tarihçesi Türk kültüründe varlığı bilinip Milattan önceki dönemlere dayanan kutsal kadın analar önemsenmeyip daha sonraki dönemlere özgü "Antik Yunan"da tanrıların anası olarak ileri sürülen "Rhea" onuruna düzenlenen bahar kutlamalarına dayandırılmış, "Anneler Günü" 1600'lü yıllarda ise İngiltere'de "Anneler Pazarı" olarak kutlanmıştır. Avrupa'da Hristiyanlık hızla yayılmaya başlayınca, "Anneler Günü"nün kutlaması da biçim değiştirmiş ve "Kilise Ana" kutlamasına dönüşmüştür.

Hristiyanlar, kendilerini kötülükten koruyan ve hayat veren gücün "Kilise Ana'" olduğuna inandıklarından "Anneler Pazarı" olarak bilinen ilk özel gün ile kilisenin ön plana çıkardığı "Kilise Ana" kutlamaları zamanla iç içe geçmiş, insanlar iki günü de aynı anda kutlayarak; hem kilisede" Meryem Ana"ya saygılarını sunmuşlar, hem de annelerine olan sevgilerini paylaşma imkânı bulmuşlardır.

ABD'de ise "Anneler Günü", ilk kez 1872 yılında "Cumhuriyet Savaş İlahisi"nin yazarı şair Julia Ward Howe tarafından, barış için seçilmiş bir gün olarak önerilmiş, her yıl Boston'da "Anneler Günü" organize edilerek, kutlanması sağlanmıştır.

1914'te yapılan resmi bir açıklama ile "Anneler Günü" ulusal tatil ilan edilmiş olup, ardından hızla tüm dünyaya yayılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nde Anneler Günü'nün gündeme gelmesi 1931 yılında başlamış, Yılın Annesi seçilmesi ve Anneler Günü'nün kutlanması ise resmi olarak ilk defa 1955 yılında gerçekleşmiştir. Anneler Günü'nün 1930'lu yıllarda gündeme gelmesi tesadüfi değildir. Bu yıllar, Türkiye'de kadınlara siyasi ve sosyal hakların verilmeye başlandığı yıllar olarak dikkat çekmektedir. Kadınlara 1930 yılında belediye seçimlerine, 1933 yılında muhtarlık seçimlerine, 1934 yılında milletvekilliği seçimlerine katılma hakkı verilmiştir.

Kadın, Anne olmakla şereflerin en yücesine sahip olmuştur. Toplum anneler sayesinde ayakta durmaktadır. Anne şefkat ve merhametin adıdır.

Sözcüklerle anlatılamayan anne; iyi bir doktor gibi bir öpücükle bütün ağrıları sızıları dindirebilmekte, iyi bir avukat gibi çocuğunun haklarını her yerde kayıtsız şartsız savunabilmekte, iyi bir aşçı gibi evdeki herkesin isteğine göre yemek yapabilmekte, iyi bir öğretmen gibi çocuğuna ihtiyacı olan her şeyi öğretebilmekte, dünyanın öbür ucundan bile olsa çocuğunun yaşadıklarını yüreğinde hissedebilmektedir. Bu nedenle annelerin destanını yazmaya sözcükler yetmez. Anne, bütün acılara açılan şemsiyedir. Annelerimiz, yeryüzünde en kutsal görevi üstlenen, karşılıksız sevgi, hoşgörü ve mutluluğumuzun kaynağı olan, bizleri dünyaya getiren ve iyi bir şekilde yetişmemizi sağlayan en değerli varlığımızdır.